PKK/YPG'den yeni çıkış: Yılana sarılmak zorunda kalabiliriz

PKK'nın önde gelen isimlerinden Zübeyir Aydar "Sizi İsrail'le, ABD'yle işbirliğiyle suçluyorlar, bu doğru mu?" sorusuna "(Suriye'deki son gelişmelere atıfla) Biz de korkuyoruz, tedbir almak zorunda kalıyoruz... Denize düşen yılana sarılır derler ya..." yanıtını verdi.

30 Ağustos'ta örgütün medya organına konuşan Aydar, Türkiye'nin 'kılıç tehdidinde' bulunduğunu, bu yüzden de "başka tercihlere zorlandıklarını" öne sürdü. Aydar birinci tercihlerinin ise "kapı komşularıyla birlikte yaşamak" olduğunu söyledi. Diğer yandan da Türkiye’nin Suriye politikasını tümden değiştirmesini istedi.

KIBRIS TÜRKLERİ BENZETMESİ

Aydar'ın belki de en dikkat çeken vurgusu şuydu: "Türkiye, Kıbrıs Türklerine nasıl yaklaşıyorsa bize de öyle yaklaşmalı." PKK liderliği, "Şam yönetimi katliam yapıyor bu yüzden Suriye'de silahları bırakamayız" söylemini son günlerde öne almış durumda.

(Türkiye'deki süreçle ilgili olarak da 'Öcalan'ın bir eve çıkarılmasını ve tutukluluğunun kaldırılmasını' en önemli şart olarak öne çıkarıyor. Halbuki Cemil Bayık 26 Temmuz'da güvenlik sebebiyle Öcalan'ın İmralı'da kalmasının sorun olmadığına yönelik bir açıklama yapmıştı.)

Görüldüğü gibi PKK ileri gelenleri "Türkiye'yle anlaşamazsak 'yılana sarılırız'" diyerek seri katil İsrail ve emperyalist ABD'nin güdümünde hareket edebilecekleri işaretini veriyor.

KILIÇ KÜRTLERİ DE KURTARACAK

Tüm eksikliklerine rağmen Türkiye bütünleşme sürecine girdi. Öcalan'ın devlette ve millette bütünleşme diye adlandırdığı sürecin ilerleyebilmesi için PKK/YPG'nin emperyalistlerin kontrolünden çıkarılması gerekiyor. Bunu PKK liderliği yapmazsa Türkiye yapacak. "Kılıç" bu açıdan Kürtlerin emperyalist esarete girmemesi için de gerekli.

Bugün Türkiye'de hiç olmadığı kadar bütünleşme heyecanı var. 50 yıldır ayağımıza vurulan zincirden kurtulmanın eşiğine geldik. Çok dar bir bozguncu kesim dışında neredeyse herkes yapıcı ve olumlu. Bu açıdan şu anda Türkiye'de Kürt kökenli yurttaşlarımıza en ufak bir tehdit ve ayrımcılık yok ama Türkiye'ye yönelen ağır bir tehdit var.

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack “YPG artık PKK ile ilişkili değil, Amerika müttefikidir” diyerek Türkiye'ye "Suriye'nin kuzeyine gelme" mesajı verdi. Açıklama, Netanyahu'nun "Suriye'de kimle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz" tehdidinden sonra geldi.

PKK silah yakma eylemini Süleymaniye’ye bağlı Dukan bölgesinde yer alan Cesena mağarasında yapmıştı. Mağara bilindiği gibi halk arasında “Şeyh Mahmud Mağarası” olarak anılıyor. 1923 yılında İngilizlerin hava saldırısından sonra Mahmud Berzenci burayı bir mücadele merkezi olarak belirlemişti.

PKK liderlerinden Duran Kalkan da İran’daki PJAK’ı uyararak çatışmalara alet olmaması gerektiğini söylemişti. İsrail’in arkasında NATO ve ABD’nin olduğuna dikkat çeken Kalkan, "İran’daki Kürtler demokratik birliğe de öncülük etmeli. Yersiz çatışmalara girmemeli” ifadelerini kullanmıştı.

TEK ÇÖZÜM BÖLGE ÜLKELERİYLE İTTİFAK

Öcalan’ın PJAK’a gönderdiği mektupta da ABD ve İsrail tehdidine dikkat çektiği örgüte yakın isimler tarafından öne sürülmüştü.

Başta Bese Hozat olmak üzere PKK ileri gelenlerinin arkada bıraktığımız dönemde ABD ve İsrail planlarına dikkat çektiği çok örnek verilebilir.

Görüldüğü gibi PKK liderliği Türkiye ağırlığını koyunca ABD ve İsrail'e mesafe koyacağına dair söylemlerde bulunuyor ama ABD ve İsrail ağırlığını koyunca hemen 'denize düşen yılana sarılır' diyor.

Sarılacak yılan aramak yerine bölge ülkeleriyle birlikte yılanların başını ezme mücadelesine katılmak bütünleşmenin en samimi, en hızlı yoludur. Yılanlara karşı, biz, hep beraber, omuz omuza kartal oluruz.