Tam Bağımsız Türkiye için zorunlu tavır: TSK'nın 30 Ağustos geleneğini korumak
İşgal günlerinde ordumuz büyük ölçüde dağıtıldı. Mustafa Kemal Paşa gibi dirayetli komutanlar silahlarını ve birliklerini teslim etmedi. Anadolu ahalisi onların öncülüğünde ordulaştı. Halkımız Ankara'da bir siyasi merkez inşa ederek ve işgalciye karşı savaşarak tebaa olmaktan çıktı milletleşme yolunda ilerledi. Bu durum Türk ordusunun karakterini belirledi. Ağır NATO tahribatına rağmen Türk ordusu bir halk ordusu olarak cumhuriyetçi, milliyetçi, devrimci, halkçı, laik geleneklerini korumayı başardı.
CIA'nın Gladyo'su Türk ordusunun bu özelliklerini değiştirmeye çalıştı. 12 Eylül darbesi ağır bir tahribat yarattı ama tarihi deneyimler içinde oluşan kurumsal güven, subay birikimi ve geleneklere sadakat Türk ordusunun itibarının korunmasını sağladı. Gladyo daha sonra FETÖ aracılığıyla Türk ordusunun içine sızdı ama 15 Temmuz darbe girişimine rağmen Türk ordusu hızla toparlandı. Darbe girişiminden hemen sonra açıklanan resmi rakamlara göre, darbeye katılan üniformalı hainlerin sayısı Türk Silahlı Kuvvetlerinin yalnızca yüzde 1,5’ine tekabül ediyordu. Yani ordu sağlam durdu, darbe engellendi.
BATICI/LİBERAL SALDIRILAR
TSK sadece emperyalistlerin denetimindeki bölücü, yıkıcı kesimlerin değil, çoğu zaman 'vesayet' tekerlemesiyle iktidarların da hedefi oldu. İç ve dış güvenlik konularında subaylarımız tehditleri çok önceden tespit etti ve Anayasal kurumlarda, siyasi merkezleri uyarma görevini yerine getirdi. Fakat çoğu zaman Batıcı/liberal tezlerle hedef alındı. Bu konuda Vatan Partisi, TSK'nın üzerine giden her siyasi hamleyi en önde göğüsleme cesaretini gösterdi.
30 Ağustos zaferinin yıldönümünde TSK'nın yakın geçmişte yaptığı tespitleri hatırlatalım: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu, 29 Kasım 2016 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’ndan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda bilirkişi raporu hazırlamasını istedi. Şu anda Genelkurmay Başkanı olan, dönemin Personel Başkanı Korg. Selçuk Bayraktaroğlu imzasıyla 30 Aralık 2016 tarihli yazıyla bilirkişi görevlendirildi.
64 SAYFALIK RAPOR
Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu başkanlığında oluşturulan üç kişilik Bilirkişi Heyeti, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda 64 sayfalık bir rapor hazırladı. Bu rapor TSK'nın geleneklerine sımsıkı bağlı olduğunu gösteriyor.
“Fethullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ve Türk Silahlı Kuvvetleri” başlıklı raporda FETÖ'nün varlığı “Küresel devletlerin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti üzerindeki hesaplarına ve çıkarlarına" bağlanmaktadır. (s.51)
Genelkurmay Raporu, FETÖ darbesini yabancı güçlerin desteklediğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı güçlerin müdahalelerine rağmen darbeyi başarısız kıldığını vurguluyor. (s.49).
Raporda, NATO'da görevli personelden “yurda geri dönmeyerek firar durumuna düşen personelin tümünün” TSK’dan ihraç edildiği belirtiliyor. (s.49 vd)
Rapor, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “laik sistemin güvencesi” olduğunu belirtiyor (s.29). Ordunun irticaya karşı mücadele görevinin altını çiziyor (s. 40). “Devletin tarikat ve benzeri yapılardan uzak tutulmasına özen gösteren bir yönetim geleneğine” dikkat çekiyor (s.51). Aynı raporda FETÖ tehlikesinin hızla büyümesinin sosyal ve ekonomik zeminine de işaret ediliyor.
ABD emperyalizmi TSK'yı FETÖ ve işbirlikçileri eliyle kafese koyduğunu zannetmişti. TSK, Ergenekon tertiplerinin çökertilmesiyle birlikte hızla görevlerini yerine getirdi. Subaylarımızın gözü şimdi Suriye'nin kuzeyinde İsrail'e gönüllü maşalık yapmak isteyenlerin üzerinde...
Orduları güçlü kılan savaşma iradesi ve yetenekleridir. 30 Ağustos'un yıldönümünde bu geleneği hatırlatalım, geliştirelim ve koruyalım ki yeni zaferlere yürüyelim.
