Yandex
21 Haziran 2025 Cumartesi
İstanbul 26°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Rusya-Çin ittifakının sıra dışı doğası

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

TÜRKİYE kamuoyu, PKK’nın fesih ve silahları bırakması kararına odaklanmışken, Moskova’da 9 Mayıs’ta yapılan Zafer Günü töreni dikkatlerden kaçtı. Oysa, son yılların en büyük ve görkemli Zafer Günü etkinliği olan bu törenin dünyadaki genel gidişata etkisi üzerinde önemle durmak gerekiyor. Başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere 27 devlet Başkanı’nın katıldığı tören, ABD’nin Rusya’ya boyun eğdirmeye yönelik operasyonunun hedefine ulaşamadığının açık göstergesi oldu. ABD Rusya’yı eşi benzeri görülmemiş yaptırımlarla dünyadan yalıtmak isterken, aralarında ABD’nin geleneksel müttefiklerinin de olduğu devletler çeşitli düzeylerde, Atlantik’e karşı haklı savaşında Rusya’nın yanında yer aldı. Öte yandan Avrupa’da bir gün önce yapılan Zafer törenleri ayrı ayrı ülkelerde çelenk bırakma gibi sembolik etkinliklerle sönük bir şekilde geçerken Moskova’daki tören, Afrika’dan Batı Asya’ya ve Güney Asya’dan Latin Amerika’ya milli devletlerin Atlantik düzenine karşı bir gövde gösterisi niteliği taşıyor.

İKİ ÜLKENİN ÖTESİNDE DAHA GENİŞ ÖLÇEKLİ İTTİFAK

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, beklendiği gibi töreni Putin ile yan yana izleyen baş konuktu. Xi, törenden bir gün önce Putin ile Çin-Rusya stratejik ittifakını perçinleyen bir dizi anlaşmayı imzaladı. Birçok anlı şanlı uzman, Trump’ın Rusya-Ukrayna barışına yönelik hamlelerinden sonra hemen kaleme sarılıp, “ABD’nin Rusya’yı Çin’den koparacağı”, “böylece Rusya’nın Batı sistemiyle bütünleşeceği”, “Çin’in boğulacağı”nı iddia eden değerlendirmeler yaptı. Trump’ın bu hamlesini yaparken buna benzer gerekçelendirmeler ileri sürmesi şaşırtıcı değil. Çünkü, bu tür hamlelere karşı çıkan Amerikan devlet sisteminin çeşitli kesimlerinin ikna edilmesi için bunlara ihtiyaç var. Ama işin özü, Rusya ve Çin arasındaki stratejik ittifakın doğasında gizli. Bu ittifak, Soğuk Savaş dönemindeki ittifaklardan farklı. Daha önemlisi, dünya ölçeğinde daha genel bir saflaşmada çok sayıdaki devletin de taraf olarak kabul edilmesi gereken bir ittifakı ya da politik duruşu temsil ediyor. Pentagona hizmet veren Jamestown Vakfı’nın Çin uzmanı Matthew Johnson Xi-Putin buluşmasını şöyle yorumluyor:

“İki devlet başkanı arasındaki toplantı, ÇHC-Rusya ilişkilerini sembolik bir teyidin ötesine taşıyarak, birçok stratejik alanda operasyonel yakınlaşma için güncellenmiş bir yol haritası sundu” (Jamestown Foundation, 14 Mayıs 2025).

Johnson, iki ülkenin ortak bildirisinde yer alan özellikle BRICS, ŞİÖ ve Avrasya çapında ekonomik bütünleşme konularındaki karlara dikkat çekiyor.

DAHA ADİL BİR ULUSLARARASI DÜZEN

Rusya ile Çin arasındaki ittifakın perçinlenmesi ve gelişen dünya devletlerinin ortak duruş sergilediği bir gün sonraki Zafer Günü kutlamalarını bütün olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu resmin bize anlattığı şudur: ABD, Rusya ve Çin’i geriletememektedir, ama aynı zamanda Hindistan, Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ülkeleri de Atlantik hizasında buluşturamıyor. Dahası, son gelişmeler bundan sonra buluşturmasına da imkân olmadığını ortaya koyuyor. Atlantik sistemi çökerken, daha adil bir uluslararası düzen arayışında dünya üretiminin merkezi Asya yine başı çekiyor.

Rusya Çin Moskova