Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

SKD Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Çalışması (2025) - 1

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

SKD (İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği) 2005 yılında kurulmuş olup, üyeleri 14 ana kesim ve 45 alt kesimde etkinlik gösteren şirketlerdir. Bu kapsam Türkiye ekonomisinin yaklaşık dörtte birini temsil ediyor. SKD çatı örgütü olan WBCSD’nin (World Business Council for Sustainable Development) küresel deneyimi ve bilgi birikiminden yararlanan bir kuruluştur.

SKD Türkiye 115 üyesinin katılımıyla bir ‘Kurumsal Olgunluk Anketi 2025’ çalışması hazırlamış. Bu çalışmanın sonuçları kısa süre önce kamuoyu ile paylaşıldı. Bu çalışmaya SKD Türkiye’nin örütbağından (skdturkiye.org) ulaşılabilmektedir. İlgilenenler ayrıntılı okumak için rapora rahatça ulaşabilir. Yazımızda raporun ana bulgularına kısaca bakacağız. Rapor sürdürülebilir kalkınma konusunda duyarlı olan şirketlerin bu konudaki olgunluk düzeyleri konusunda bir fikir vermektedir. Ya diğer şirketler derseniz, onların halini ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

SKD Kurumsal Sürdürülebilirlik Olgunluk Çalışması (2025) - 1 - Resim : 1

RAPORA GENEL BAKIŞ

Daha önceki yazılarımızda söz etmiştik. Bir Çinli generale ait olan güzel bir öz(lü)deyiş vardır: Yönetmek için ölçmeli, ölçmek için de tanımlamalısın. Tersten söylersek, tanımlayamadığımızı ölçemez, ölçemediğimizi yönetemeyiz. Zaten SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel de buna benzer bir şey söylüyor: ‘Gerçek değişim ancak ölçümle başlıyor… Döngüsel ekonomi alanındaki yüzde 8,3’lük oran, bu alanda ciddî gelişim gereksinmemiz olduğunu gösteriyor… Bu da bize strateji ile uygulama arasında bir boşluk olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bundan sonraki odak noktası, bu stratejik vizyonların tedarikten üretime, finansmandan ürün geliştirmeye kadar tüm iş modeline nasıl entegre edildiği olmalı. Şimdi oluşturulan stratejileri hayata geçirme zamanı’. Galiba 5N1K kapsamını anlamakta sıkıntımız var. Bu kısaltmanın içindeki N’lerden biri ‘Nasıl’dı anımsarsanız! Bizim her alanda bir ‘cek, cak kültürü’ karasevdamız var. Hâlbuki anasözümüz (atasözümüz değil!) nasıldı: ‘Aynası iştir kişinin söz(ün)e bakılmaz’!

Raporda ankete verilen yanıtlar on bölümde ele alınmış.

Sürdürülebilirlik Yönetimi ve Üst Yönetim Sahiplenmesi / İş Stratejisi, Riskler ve Fırsatlar / Hedefler ve Taahhütler / Paydaş / Döngüsel Ekonomi ve Atık Yönetimi / Enerji Verimliliği ve Yeşil Finansman / Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliği / Çalışan Katılımı ve Sosyal Etki / ESG Raporlaması ve Yönetim / Geleceğe Bakış.

Bunlara kısaca bakalım.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YÖNETİMİ VE ÜST YÖNETİM SAHİPLENMESİ

Şirketlerin sadece yüzde 49,57’sinde sürdürülebilirlikten sorumlu bir yönetim kurulu üyesi mevcut imiş; yüzde 34,78’lik bir kesim, sürdürülebilirliğin şirket stratejisinin bir parçası olduğunu belirtmiş. Ancak üst yönetimin konuyu sahiplendiği şirketlerin oranı yüzde 12,17 ile oldukça düşük! Şirketlerin yüzde 84,21’inde üst yönetim seviyesine bağlı bir Sürdürülebilirlik Komitesi mevcut imiş. Bu sonuç, sürdürülebilirlik komitelerinin son yıllarda daha fazla önem kazandığını ve giderek daha fazla şirket tarafından kurulduğunu gösteriyor. Ancak yine de bazı firmalarda komitelerin aktifliği tartışmalı ve organizasyon içinde daha iyi yapılandırılması gerekiyor. Şirketlerin ancak yarısı sürdürülebilirlik çalışmalarını özel bir ESG ekibi (yüzde 55,26) aracılığıyla yürütüyormuş. Şirketlerin yüzde 61,4’ünde yönetim kurulu üyeleri ESG’nin (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) en az bir alanında eğitim veya deneyime sahip imiş. ESG konularının yönetim seviyesinde giderek daha fazla önemsendiği gözüküyorsa da hâlen yüzde 38,6’lık bir kesimde ESG yetkinliği olmayan veya yeni gelişmekte olan yönetim kurulları bulunduğu anlaşılıyor. Bu durum, ESG'nin stratejik karar alma süreçlerine tam bütünleşme sorunu hâlen çözülmüş değil!

Şirketlerin yarıdan biraz fazlasında (yüzde 56,64) sürdürülebilirlik ekipleri 2-5 kişiden oluşuyormuş. Sürdürülebilirlik çalışmalarının çoğu şirkette küçük ölçekli ekipler tarafından yürütülmekte olduğu açıkça gözüküyor.

İŞ STRATEJİSİ, RİSKLER VE FIRSATLAR

Şirketlerin yüzde 84,11’i iş stratejilerini sürdürülebilirlik konularını dikkate alarak güncellemiş. Sürdürülebilirliğin şirket stratejilerine entegre edilmeye başlandığını ve büyük ölçüde benimsenmiş olduğu gözüküyor.

Şirketlerin BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda en çok odaklandığı alanlar ise şöyle çıkmış:

En çok odaklanılan alanlar: 1.Toplumsal cinsiyet eşitliği (yüzde 80) 2.İklim eylemi (yüzde 74,29) 3.Sorumlu üretim ve tüketim (yüzde 73,33) 4.Erişilebilir ve temiz enerji (yüzde 70,40); Önemli fakat daha düşük öncelikte kalan alanlar: 1.Eşitsizliklerin azaltılması (yüzde 46,67), 2.Temiz su ve sanitasyon (yüzde 37,54), 3.Sağlık ve kaliteli yaşam (yüzde 34,29); En az odaklanılan alanlar: 1.Yoksulluğun sonlandırılması (yüzde 12,38), 2.Açlığa son (yüzde 10,48), 3.Barış, adalet ve güçlü kurumlar (yüzde 20,38). Şirketlerin sürdürülebilirlik stratejilerinde çevresel ve sosyal konulara daha fazla ağırlık verdiği ancak yoksulluk ve açlık gibi temel insanî konuların daha az önceliklendirildiği anlaşılıyor. Enerji, üretim ve iklimle ilgili alanlara yatırım yapılırken, sosyal eşitsizlikleri gidermeye yönelik çalışmaların da artırılması gerekmez mi?

Şirketlerin yüzde 38,68’inin küresel iklim senaryolarına göre hazırlanmış bir iklim geçiş planına sahipmiş. Şirketlerin yüzde 39,62’lik bir kesimi ise henüz tamamlanmış bir planı olmasa da bu konuda çalışmalar başlattığını belirtiyor. Yüzde 21,7’lik bir öbek ise herhangi bir iklim geçiş planına sahip değilmiş! Eyvah! Şirketlerin önemli bir kısmının iklim stratejilerini oluşturma sürecinde olduğunu ortaya çıkmış!

Şirketlerin sadece yüzde 29,25’inin sürdürülebilirlik risklerinin finansal etkilerini belirlediği gözüküyor. Yüzde 58,49’luk bir kesim bu konuda çalışmalar başlattığını ancak henüz tamamlamadığını ifade etmiş. Yüzde 12,26’lık bir öbek ise bu konuda herhangi bir çalışma yürütmediğini belirtiyor. Şirketlerin büyük çoğunluğunun sürdürülebilirlik risklerini finansal olarak değerlendirmeye başladığı gözüküyor. Buradaki en büyük engelin bilgiye ve ürüne erişim olduğu anlaşılıyor. Okurlardan ilgililer bu konuda SKD Türkiye’nin web sitesindeki Sürdürülebilir Finans Forumu raporlarına bakılabilir.

HEDEFLER VE TAAHHÜTLER

Şirketlerin yüzde 79,61’i karbon ayak izini düzenli olarak hesaplamaktaymış. Sonuçlar, şirketlerin büyük çoğunluğunun karbon emisyonlarını takip ettiğini ve bu alanda ciddî adımlar attığını gösteriyor. Şirketlerin sadece yüzde 46,88’i karbon ayak izi ölçümünü son 1-3 yıldır yapıyorlarmış.

Şirketlerin sadece yüzde 37,86’sı bilim temelli bir net sıfır hedefi (SBTi vb.) belirlemişler. Yüzde 38,83’lük bir kesim ise net sıfır hedefi olduğunu ancak kesin yıllık oran belirlemediğini ifade etmiş! Yüzde 23,3’lük bir öbek ise henüz herhangi bir hedef koymadığını belirtmiş. Gülsek mi ağlasak mı?

Net sıfır hedefi için en yaygın uygulamalar şunlar imiş: Yenilenebilir enerji kullanımı (yüzde 83,5), Atık yönetimi ve geri dönüşüm çalışmaları (yüzde 83,5), Enerji verimliliği projeleri (yüzde 80,58); Orta düzeyde benimsenen uygulamalar: Düşük karbonlu ürün ve hizmetlerin kullanımı (yüzde 54,37), Yeşil tedarik zinciri dönüşümü (yüzde 36,89), Karbon denkleştirme çalışmaları (yüzde 28,16); En az yeğlenen uygulamalar: Henüz bir adım atmayan şirketler (yüzde 2,91), Diğer yöntemler (yüzde 3,88). Bu veriler tedarik zinciri dönüşümü ve karbon denkleştirme gibi daha stratejik çözümlerin henüz yeterince yaygınlaşmadığını gösteriyor. Karbon azaltımında daha bütünsel bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği açıkça gözüküyor.

Şirketlerin büyük çoğunluğunun karbon emisyonlarını sınırlı bir oranda azalttığı ortaya çıkmış! Şirketlerin yüzde 39,22’si yüzde 0-10 arasında azaltım yapmış! Şirketlerin büyük bir kısmının karbon emisyonlarını düşürmeye çalıştığını ancak önemli bir ilerleme kaydedemedikleri gözüküyor. İyi ayaktopu gol yok! Şirketlerin neredeyse üçte birinin henüz bir hedef oluşturmadığı gözüküyor!

NOT: Yazı haftaya devam edecek.

İş Dünyası