Toplumsal hafıza suya değil mermere yazar

İlgilisi ve muhatabı kendisini bilir! Haydi diyelim ki, bu kadar zalimlikle ve özellikle de bölgedeki İslam ülkelerinin aymazlıkları sonucu, Gazze’yi ele geçirdiniz. Yine, haydi diyelim ki, Batı Şeria dahil elinize geçen her Filistin toprağına, gözü dönmüş Yahudi yerleşimcilerinizi yerleştirdiniz. Bir kere daha, haydi diyelim ki, Gazze’yi Trump’ın aylar önce iştahla söylediği gibi, Las Vegas usulü bir plaj ve kumar bölgesi haline getirdiniz. Musa, Davud, Solomon, Saul, Danyal, Samuel, Elijah, Hezekiah ve bilumum atalarınızın da duaları ile, Gazze’ye yerleştiniz!

Ya sonra? Sanıyor musunuz ki, Gazze’nin Akdeniz kıyılarındaki villalarınızda, keyif içinde zaferlerinizi kutlayabileceksiniz? Hayallerinizi süslüyor musunuz ki, Akdeniz’de inşa edeceğiniz plajlarda, elinizde viski bardağı ile, Akdeniz’in o muhteşem günbatımını seyredebileceksiniz? Rahat rahat çocuklarınızı okullarına gönderip, o çok meşhur teknolojilerinizle birer Einstein yapabileceksiniz? Cevabınız evet ise, rüya görmektesiniz demek isteriz! Neden mi? Yine sizin kendi tarihinizden ve sizin aradan geçen yüzlerce yıla rağmen unutamadıklarınız ve unutturmadıklarınızdan bir demet tarih ile açıklayalım, bunun sadece bir kötü rüya olacağını.

UNUTTURULMAYAN TARİH Mİ?

Google’a girin, Yahudi Tarihi diye genel bir arama yapın. Gözünüzün önüne binlerce sayfalık bir tarih serilecektir. Elbette bu sadece bir tesadüf değildir. Google’ın merkezi ve dünyanın Yahudi milyarderlerinin desteği ve siyasi ihtirası sonucu, bu binlerce sayfa “tarih” sizin hizmetinize sunuluverir. Ne de olsa tarih o kadar ciddi bir “bilim” olmadığı için, tarih yazımı için de Einstein olmak gerekmez. Tarihi galipler yazar denildiği gibi, hele de internetin bedava ve milyonlarca bomboş sayfalarında, isteğiniz her şeyi istediğiniz gibi yazma özgürlüğünüz de vardır.

Bu sayfalara bakınca, Yahudi milletinin unutamadığı ve unutturulmadığı çok eski olayları hemen görürsünüz. Mesela, tam 3338 sene önce, Musa’nın asasının ikiye ayırdığı Kızıldeniz’den kaçıp, Mısır’daki köleliğinizi sona erdirdiğinizi hiç unutmamaktasınız! Tam 2612 sene önce, Babil Kralı Nebuchadnezzar’ın Kudüs’ü işgal edip Yahudi milletinin çoğunu Babil’e sürgüne gönderdiğini, sürekli hatırlatmaktasınız evlatlarınıza! (Bu arada İsrail’in şimdiki can düşmanı İran’ın o zamanki imparatoru Büyük Cyrus’un, bu sürgündeki Yahudilerin Kudüs’e geri dönmesini sağladığını belirtip “Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı imiş!” deyimini hatırlatmak gerekmez mi?)

ENDÜLÜS’TE BİRLİKTE ZULÜM GÖRMEDİNİZ Mİ?

Romalıların, İsa’dan 69 sene sonra, Kudüs’teki büyük Tapınağı yıkması da Yahudi tarihi konusunda sürekli hatırlattırılan bir olay değil mi? Endülüs’ün Katolikler tarafından tamamıyla ele geçirildiği 1492 ve sonrasında, Hristiyan Engizisyonunun Yahudilere yaptığı zulmü de bu sürekli hatırlatılan tarihler içinde belirtmek gerek elbette. Aynı günlerde, aynı yerdeki müslümanlara yapılan aynı zulüm, çoktan unutulmuş olsa bile! Sonrasında, Avrupa tarihinde her sıkıntılı günde Hristiyan orduları tarafından yapılan Yahudi Pogromlarını da hiç unutturmamaktasınız!

Ve de en önemlisi, Hitler zulmü altında, İkinci Dünya Savaşı günlerindeki Yahudi soykırımı hakkında, her birimizin kaç tane Hollywood filmi seyrettiğini hesap bile edemeyiz. Hem seyredip hem ağladığımız ne kadar çok hikâye vardı, Alman faşizminin dünyayı yakıp yıktığı günlerle ilgili. Yahudilerle birlikte çingeneler, sakatlar, komünistler, partizanlar da yok edilmesine rağmen, Hitler zulmünün ana kurbanları olarak Yahudilerin çektiklerini romanlarla, filmlerle, Oscar’larla, Pulitzer’lerle sürekli insanların beynine kazıdınız, iyi de ettiniz elbette!

HAFIZA BİR TEK SİZDE Mİ VAR?

Tüm bu hatırlamalar ve hatırlatmaların üzerine, 1948’den beri Filistin topraklarında yaptıklarınızın unutulmasını, hatırlanmamasını, yok sayılmasını istemek ve bunu sağlamak için de hikayeler uydurup, yeni yeni tarih yazmak da ne oluyor dersiniz? Yani, dünyada tek hafızası olanların Yahudi milleti olduğunu mu düşünmektesiniz, büyük bir hata olarak?

İsrail’in patronu olan ABD’de, her güney eyaletindeki küçücük kasabalarda bile, 1860-65 arasındaki İç Savaş günlerini hatırlatan ve güneyliler için hala yas tutan milyonlarca Amerikalı değil miydi, daha geçtiğimiz sene, Trump’ı yeniden başkan yapan? Alabama’nın, West Virginia’nın, Texas’ın, Tennessee’nin köylüleri ve “red-neck” mavi yakalıları Biden’cılara değil de Trump’a oy verirken, neden seçim sandıklarına güneylilerin Konfederate bayrağını asarak gidiyorlardı acaba?

1893’te işgal edilip, 1959’da bir Amerikan eyaleti haline gelen Hawaii’nin başkenti Honolulu’da, yerli Hawaiililer neden hala Kral Kamehameha ve Kraliçe Liliokalani bayrakları ile minicik bağımsızlık masalarında her hafta gösteri yapmaktalar ki?

Daha geçen hafta konser için gittiğimiz İtalya’nın Udine şehrindeki kültür kurumlarının yetkilileri, İtalyanların Almanlar ile hala problemleri olduğunu belirtince hiç şaşırmadık. Yüzyıllarca süren Habsburg krallığı işgal dönemini ve hele de Hitler’in İtalya’daki zulümlerini, Avrupa Birliği üyeliğinin tadına aldanmayan Udine’nin toplum hafızası iyice kaydetmişti besbelli!

HERKESİN ‘HARD DİSKİ’ SİZİNKİ KADAR!

Bu örnekleri Afrika’dan Güney Amerika’ya, sayfalar dolusu bir liste ile doldurabiliriz. Ama bu yazıdaki asıl amacımız, “insanların ve toplumların hafızalarının VAR olduğu” gerçeğine işaret etmekti. Yani, tek tek insanlar da ait oldukları toplumlar da üzerinden bin sene bile geçse, her şeyi hatırlayabilme yeteneğine sahiptirler. Ve bu yetenek, “Yüce Tanrı” tarafından, sadece Yahudi toplumuna bahşedilen bir ayrıcalık da değildir. Nasıl onların başlarına gelen iyi veya kötü her şeyi, hafızalarına kaydetmek ve kaydettirmek hakları varsa, tüm milletlerin de aynı konuda, aynı şekilde hakları vardır. Bunu kültürel baskılarla, filmlerle, sosyal medyalarla, ısmarlama yazdırılan uyduruk ve yalan-yanlış tarihlerle ve hele de zulümle yok etmek mümkün değildir. Nasıl Yahudi milletinin toplum hafızasını, Babil’in Nebuchadnezzar’ı veya faşist Almanya’nın Hitler’i silmeyi beceremediyse, 77 sene önceki Nakba’dan bu yana olan biteni, hele de günümüzdeki Gazze soykırımını, Filistinlilerin hafızalarından ve gönüllerinden silmek mümkün olamayacaktır. Nüfusunun büyük çoğunluğu daha çok genç olan ve kendi gözleri ile İsrail’in zulmüne şahit olan Filistin, bunu daha çok uzun seneler hatırlayacak ve bu soykırımın faturasını, hem zulmü bizzat yapanlara, hem de buna göz yuman herkese, tek tek sunacaktır. Çünkü, binlerce yıllık tarih boyunca bu hep böyle olmuştur ve bu bir ilahi ve tarihi gerekliliktir.