Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uluslararası uzay istasyonu yakında emekliye ayrılıyor

Uğur Güven

Uğur Güven

Gazete Yazarı

A+ A-

Yirmi yılı aşkın bir süredir insanlığın uzaydaki kalıcı evi olan Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS), 2030 yılı itibarıyla emekliye ayrılıyor. Uzayın sessizliğinde yörüngeye oturmuş, Dünya'nın 400 kilometre üzerinde saatte 28 bin kilometre hızla dönen bu dev laboratuvar, yalnızca bilimsel bir platform değil, aynı zamanda uluslararası iş birliğinin en sembolik ve başarılı örneklerinden biri olmayı başardı. 1998 yılında ilk parçasının fırlatılmasıyla başlayan bu dev projenin, 2030 yılında görevini tamamlayarak atmosferde kontrollü bir şekilde yok edilmesi planlanıyor. Peki, bu istasyon bize neler kattı? Hangi ilginç olaylara tanıklık ettik? Ve bundan sonra ne olacak?

UZAYDA KURULAN BİR BARIŞ KÖPRÜSÜ

Uluslararası Uzay İstasyonu’nun hikâyesi, Soğuk Savaş’ın ardından, ABD ile Rusya arasında yeniden filizlenen iş birliği umutlarıyla başladı. NASA, Roscosmos (Rusya), ESA (Avrupa), JAXA (Japonya) ve CSA (Kanada) gibi uzay ajanslarının ortak çabalarıyla hayata geçen ISS, toplamda 15 ülkenin katkısıyla bugünkü halini aldı. İlk modül olan Zarya 1998'de yörüngeye gönderildi. Takip eden yıllarda ise istasyon, parça parça büyüdü; adeta Lego gibi gökyüzünde monte edildi. Bu süreçte uzay mekikleri ve fırlatma araçları tarafından taşınan modüller, astronotlar tarafından uzay yürüyüşleriyle birleştirildi. Tüm bu inşaat süreci yaklaşık 13 yıl sürdü. 2011 yılında ABD'nin uzay mekiği programını sonlandırmasının ardından, astronotların taşınmasında Rus Soyuz kapsülleri kullanıldı. Son yıllarda ise SpaceX'in Crew Dragon kapsülleriyle özel sektör ISS'e taşımacılık yapmaya başladı. Ukrayna savaşından sonra soğuyan Rusya – Amerika ilişkileri herşeye rağmen ISS sayesinde devam etti ve Rus-Amerikan astronotları beraber uzay istasyonunda çalışarak adeta bir barış köprüsü oluşturdu.

BİLİMİN SIFIR YERÇEKİMİNDEKİ MERKEZİ

ISS, bir gözlem noktası olmaktan öte, mikro yerçekimi ortamında yapılan yüzlerce deneyin yürütüldüğü bir laboratuvar oldu. Malzeme bilimi, biyoloji, genetik, tıp, fizik gibi alanlarda yapılan araştırmalar sayesinde, uzayda insan sağlığına dair çok önemli bulgular elde edildi. Örneğin, kas ve kemik erimesi, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi durumların uzaydaki etkileri detaylıca incelendi. Astronot Scott Kelly’nin ikiz kardeşiyle yapılan deneyde, uzayın genetik düzeyde insan vücudunu nasıl etkilediği gözlemlendi. Bu deney, Mars yolculuğu gibi uzun süreli görevlerin planlanmasında kritik veriler sundu. Tarım alanında yapılan deneylerde, uzayda bitki yetiştirmenin mümkün olduğu gösterildi. Özellikle marul, turp ve bezelye gibi sebzeler ISS’de başarıyla yetiştirildi. Bu, gelecekteki uzay kolonileri için oldukça önemli bir adımdı. Ayrıca, mikro yerçekimi ortamında protein kristalleri daha düzgün büyüdüğü için, ISS'de kanser ilaçları gibi ileri düzey biyoteknolojik çalışmalar da gerçekleştirildi.

UZAYDA YAŞANAN SIRADIŞI ANLAR

Yirmi yılı aşkın bir süre boyunca aralıksız insan barındıran ISS, doğal olarak birçok sıra dışı olaya da sahne oldu. 2007 yılında, astronotlar arasında çıkan bir tartışma basına sızmış, bu da "uzayda insanlar bir arada ne kadar süreyle yaşayabilir?" sorusunu gündeme getirmişti. 2013 yılında Kanadalı astronot Chris Hadfield, David Bowie'nin “Space Oddity” şarkısını uzayda gitar çalarak söylemiş ve bu video sosyal medyada milyonlarca kez izlenmişti. ISS’in bu performansı, uzay ve sanatın birleştiği nadir anlardan biri olarak hafızalarda kaldı. Ayrıca, uzay yürüyüşleri sırasında yaşanan zorluklar da zaman zaman nefesleri kesmişti. 2013'te Luca Parmitano’nun miğferine su sızması, onu boğulma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı. Neyse ki, hızlı müdahaleyle hayati tehlike atlatıldı. Bunun gibi olaylar, uzayda yaşamanın ne kadar zor ve riskli olduğunu bir kez daha gösterdi.

EMEKLİLİK KARARI VE SONRASI

NASA, ISS’in 2030’da emekliye ayrılacağını resmi olarak duyurdu. Bu kararın arkasında hem teknik hem de ekonomik nedenler var. Yapısal olarak yaşlanan istasyonun bakım ve onarımı her geçen yıl daha zor ve pahalı hale geliyor. Ayrıca NASA, Ay ve Mars gibi derin uzay görevlerine odaklanmak istediği için ISS sonrası dönemde kaynaklarını daha farklı projelere yönlendirme kararı aldı. 2022’de yayınlanan bir NASA raporuna göre, ISS’in Dünya atmosferine yönlendirilerek Güney Pasifik Okyanusu’ndaki "uzay mezarlığı" olarak bilinen Point Nemo bölgesinde kontrollü bir şekilde parçalanması planlanıyor. Bu nokta, karadan en uzak nokta olması nedeniyle uzay enkazlarının genellikle düşürüldüğü yerdir.

ISS'in ardından, alçak Dünya yörüngesinde faaliyet gösterecek yeni nesil uzay istasyonları planlanıyor. Bunların çoğu özel şirketler tarafından işletilecek. Örneğin, Axiom Space tarafından geliştirilen ticari modüller, önce ISS’e entegre edilecek, ardından bağımsız bir uzay istasyonuna dönüşecek. Bu yeni dönemde, uzay turizmi, ticari araştırmalar ve üretim faaliyetleri daha ön planda olacak. Ayrıca Çin’in Tiangong uzay istasyonu da şimdiden alternatif bir platform olarak öne çıkıyor. Orbital Corporation ise uzaya bir otel inşa ederek hafta sonu ziyaretçilerini çekmeye odaklanıyor.

ISS, sadece bir mühendislik harikası değil; aynı zamanda insanlığın uzaydaki ilk kalıcı kolonisi, milletlerin barış içinde birlikte çalışabileceğinin bir kanıtı ve Dünya’nın ötesinde yaşamın kapılarını aralayan bir öncüydü. 2030’da atmosferde yanarak yok olacak olsa da geride bıraktığı miras, bilim tarihinde uzun süre konuşulacak. O bir istasyondu, ama aynı zamanda bir hayaldi: uzaya ait, ama insanlığa dair bir hayal. Umarız ülkemizde Türk Uzay Ajansı aracılığı ile bu çalışmalarda rol almayı başarır ve ülkemizin de Uzay Vatanda yeri sonsuza kadar pekişir.

Uzay İstasyonu