Zaferin kadınları kadınların zaferi

Türk ordusunda kadınların, savaşçı unsurlar olarak görev almalarının tarihi, dünyanın ilk kadın savaşçı kraliçesi olarak bilinen Tomris Hatun’a kadar uzanır.

Tarihte kadınlarımızın ata binip, silah kullanıp, avcılık yapıp, güreş tuttuğu, küçük yaşlardan itibaren savaşçı bir ruhla ve her türlü olumsuz yaşam koşuluna hazır yetiştirildiği efsanelere konu olmaktan öte, gelenektir de…

Selçuklu ve Osmanlı ordularında esasen erkekler savaşsa da sırası ve yeri geldiğinde kadınların, özellikle cephe gerisinde, lojistik ve destek hizmetlerde görev yaptığı yazılı kaynaklarla sabittir.

Millî Mücadele tarihimiz ise cephenin gerisinde kalmayıp önüne de atılan, silahlı mücadelelere öncülük eden; Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı, Binbaşı Ayşe, Çete Ayşe, Çiftlikli Kübra Efe, Asker Saime, Yirik Fatma, Gamalı Fatma, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Halime Çavuş, Nazife Kadın, İğneli Pembe Hatun, Kılavuz Hatice, Nezahat Onbaşı gibi savaşçı kadın kahramanlarla doludur.

TSK’DA KADIN SUBAYLAR

Zafer Bayramı coşkusunu yaşadığımız bugünlerde, Kadın Günlüğü köşemiz için yazı düşünürken aklıma düşen soru şuydu: Savaşçı bir milletin savaşçı kadınları günümüzde neredeler? TSK, kadın ilişkisi, daha doğrusu TSK’da kadınların durumu nedir, ne değildir?

İnternete girip “TSK’da kadın subaylar” diye arattığınızda karşınıza 8 Mart temalı video ve açıklamalar çıkar. Burada teğmen, üsteğmen, astsubay rütbeli kadınlar ve askerlik mesleğine ne kadar yakıştıkları izlenir. Yüksek rütbeli kadınlara maalesef çok rastlanmaz.

Türkiye’de Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları’na kız öğrenci alınmasına kurumsal ve kalıcı olarak 1992’de başlanmış. Ondan önce, 1955’te ilk kadın subayımız İnci Arcan’ın öncülüğünde harp okullarına kız öğrenciler alınmaya başlanmışsa da devamı gelmemiş, alımlar 1960’ta durmuş.

Bilmediğimiz bir hesap mı vardı, yoksa kaderin mi cilvesiydi, Türk ordusunun kadından, kadının yetenekleriyle gücünden yoksun kalması, NATO ile can ciğer kuzu sarması olduğu on yıllarla üst üste gelmiş.

NATO’DAN BAĞIMSIZLAŞTIKÇA

2000’lerle birlikte TSK’nın her alanında kadınların sayılarının artmasına özen gösterildiği yıllara giriyoruz. NATO’dan koptukça ve Avrasya’daki konumumuza yerleştikçe askerlik mesleğiyle kadınlar arasındaki makasın kapanmasını doğal karşılıyoruz.

Fırsat verildiğinde kadınlarımızın askerlik mesleğinde de ne kadar başarılı olacaklarını; eğer askerlik disiplin, dayanıklılık, sabır, azim ve özveri işiyse; iyi bir asker olmak için sezgi, iletişim, müzakere, ikna gibi beceriler gerekiyorsa, bu konularda kadınların eline su dökülemeyeceğini iyi biliyoruz.

Bununla ilgili yakın bir örnekte, Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları’nın son (2024) mezuniyet törenlerinde, üç birincinin de kadın olmasının ve bu resimle dünyada ilk olmamızın gururunu yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz yıllara “yolun başı” olarak bakıyoruz. Kadınlarımızı harp akademilerinde (enstitülerinde) ve kurmaylık kadrolarında da etkin ve çok sayıda göreceğimiz günleri iple çekiyoruz. Bugün itibariyle TSK’da general ve amiral olarak görev yapan kadınlarımızı şöyle sıralıyoruz.

İLKLERİMİZ

Tuğgeneral (2022) Özlem Yılmaz, Jandarma Genel Komutanlığı Personel Merkez Daire Başkanı, Cumhuriyet tarihimizin ilk kadın generali.

Tuğamiral (2023) Gökçen Fırat, DZKK Savunma Planlama ve Proje Yönetimi Başkanı, Cumhuriyet tarihimizin ilk kadın amirali ve ilk kadın gemi komutanı.

Tuğgeneral (2025) Gülden Mat Şakir, Cumhuriyet tarihimizin ilk kadın il jandarma komutanı…

Bitirirken, kadınlarımızın aktif katılımıyla daha da güçlü Ordumuzun ve Milletimizin Zafer Bayramını kutluyoruz. Ülkemiz için “kadın erkek birlikte, yeni zaferlere…” dileğimizi haykırıyoruz.