Son Yazıları
ABD bölgeden gidiyor mu bölgede kalıyor mu?
Son dönemde en çok duyduğumuz fikirlerden bir tanesi, ABD bölgeden çekilecek. Özellikle Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte, Türkiye’de de umutlu bir hava estirildi. İlk bakıştaki manzara şuydu:
- Trump çok kutupluluğu kabul ediyor gibi görünüyordu.
Yazının DevamıSosyalist Enternasyonel’in bölücü kimliği ve CHP
PKK’nın silah bırakma sürecini bozmaya yönelik bazı hamleler geldiğini son günlerde görüyoruz.
Feshedilen PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ı muhatap, başmüzakareci yapma söylemleri, yine KCK yöneticisi adıyla açıklama yapan Bese Hozat’ın “Af istemiyoruz” çıkışı dikkat çekti.
Yazının DevamıCHP’deki ayrışma taktik değil stratejik
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde başlayan “arınma” tartışması sürüyor. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir hafta önce bir bildirge yayımlayarak şöyle demişti: “Cumhuriyet Halk Partisi; rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz, Bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir.” CHP’nin 39. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkan Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef göstererek, “Cumhuriyet Halk Partisi arınacaksa işte bu anlayıştan arınacak.” ifadelerini kullandı. Akşam gazetesinden Sayın Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, CHP’deki bu arınma tartışmasına değinen bir yazı yazdı. “CHP'de ‘Arınma’ Polemiği” başlıklı yazıda Sayın Hacısalihoğlu, şu ifadeleri kullandı: “CHP içindeki ayrışma ve gerilim; fikri derinliğe dayalı, farklı siyasi anlayışları içeren bir ayrışmadan çok, kişisel hırs, öfke, intikam ve bunun ürettigi koltuklara dayalı ayrışma ve saflaşma halidir. Bu ayrışma zeminin seyrini belirleyecek olan ise yolsuzluk iddialarının taşındığı mahkeme sürecidir.”
KILIÇDAROĞLU CEPHEYİ
Yazının DevamıRubin, Özgür Özel ve silinen İmamoğlu
CHP Kurultayı tamamlandı. Parti organları için seçimler tamamlanırken CHP yeni programını da kabul etti.
Üç günü şöyle özetleyebiliriz: CHP tarihinin en Batıcı kurultayı. Çünkü CHP yeni programını Avrupa ile bütünleşme olarak belirledi.
Yazının DevamıPapa ve Karadeniz saldırısının bağlantısı
Papa 14. Leo, üç gündür Türkiye’de. Ziyaretlerde bulundu, ayinler yaptı. Önceki gün Fener Rum Patrikhanesi’nde Bartholomeos’la ortak bildiri imzaladı. Bildirgede Barholomeos’un sıfatı “ekümenik patrik” olarak geçti. Yani Papa’nın ziyaretinde Türkiye’nin anayasası çiğnendi. “Dinlerarası diyalog” adı altında FETÖ projeleri sahnelendi. Maalesef Türk hükûmeti buna izin verdi. Bir tek Vatan Partisi ve MHP’den anlamlı tepkiler geldi. Türk basınının geniş bir kısmı bu ziyaretin boyutunu göremedi. Suskun kaldı. Hatta bir kesim Papa’nın ziyaretini allayıp pullarken, Hürriyet gazetesi manşetinden “sıradan bir ziyaret” diyerek Papa’nın Türkiye’ye gelişinin ardındaki planları örtmeye çalıştı. Kimi de “Sultanahmet’e hayran kaldı” başlıkları attı.
Papa Türkiye’de Bartholomeos’a “ekümeniklik” payesi verirken, Karadeniz’de ilginç bir saldırı oldu. Ukrayna, Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) içinde iki Rus tankerine insansız deniz araçlarıyla saldırı düzenlendi. Saldırının zamanlaması iki açıdan dikkat çekiciydi. 1.ABD, Rusya-Ukrayna barışı için 28 maddelik bir anlaşma hazırladı. 2.Avrupa devreye girdi ve savaşı sürdürme esasına dayalı bir karşı belge hazırladı. 3. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı ve Baş Müzakereci Andriy Yermak, The Atlantic'e konuştu: “Bugün aklı başında tek bir kişi bile toprak vermeye yönelik bir belgeyi imzalamaz.” 4.Yermak, ABD operasyonuyla görevden alındı. Bu istifa gibi duyurulsa da, ABD’nin kurduğu Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) ve Yolsuzlukla Mücadele Savcılığı (SAP) Yermak’ın ofisinde arama yaptı. 5.Karşılıklı adımlar gelirken, daha yakın zamanda Ankara’da ağırlanan Zelenskiy’den Türkiye’nin MEB’ine tecavüz geldi.
Yazının Devamıİnsanımızı uyuşukluğa mahkûm edenler
Ekonomide son günlerde yaşanan manzaraya bakalım:
- İcra dairelerindeki iflas dosyası sayısı 25 milyona yaklaştı. İcra iflas dosyalarının artış hızı geçen yılın 3 katına ulaştı.
Yazının DevamıGladyo kumpaslarıyla İmamoğlu iddianamesinin farkı
CHP, “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesi ile FETÖ’nün Ergenekon kumpasını bir tutuyor.
Bu bir kampanya olarak toplumun önüne konmaya başladı. Aslında başından beri ufak tefek söylemler olsa da şimdi bu propaganda da vites yükseltildi.
Yazının DevamıCHP millî devlet düşmanlığını ilan etti
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kilis’te yaptığı konuşmada “Sivil anayasayı biz yapacağız.” dedi.
Baştan söyleyelim, CHP millî devlet düşmanlığını ilan etti.
Yazının DevamıCHP AK Parti’nin sırtını niye sıvazladı?
Medya köşemizde genellikle başka yayın organlarında çıkan haberleri, yazıları işliyoruz.
Bugün bir farklılık yapıp kendimizden başlayalım.
Yazının DevamıCHP’yi ‘merkez parti’ yapmak
Karar gazetesinden Ali Bayramoğlu, dün “Özel ve CHP’ye dair son gözlemler” başlıklı bir yazı yazdı. Özel’in Karar gazetesi ziyaretinde CHP liderinden etkilendiğini belirten Bayramoğlu, “CHP’nin siyasi tavrında arzu ettiği değişimi henüz tamamlamadığı” görüşünde.
Bayramoğlu şöyle diyor: “Baykal ve öncesinin kültür savaşlarını esas alan, merkezinde laik refleksin yer aldığı kimlikçi siyasetten uzaklaşıp farklı toplumsal değerlerle barışık, kucaklayıcı, merkez parti haline geçiş çabası, Kılıçdaroğlu dönemine damga vurmakla, Özel tarafından da güçlü bir şekilde sahiplenilmekle birlikte, tamamlanmış bir süreç olarak tanımlanamaz.”
Yazının DevamıÖcalan ve Şara’da ‘denge’ etkisi
ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni seçildiği dönemde dillendirdiği söylemlerden biri, ülke dışındaki askerlerin geri çekilmesiydi. Bu, başta Ankara olmak üzere bölge ülkelerinde bir beklenti yaratmıştı. Türkiye’de bir tek Vatan Partisi, Trump’ın Doğu Akdeniz’e odaklandığına dikkat çekiyordu. Öyle de oldu.
ABD bölgeden çekilmek şöyle dursun Doğu Akdeniz’de kurduğu üslerini genişletmeye, Gazze-Lübnan-İran saldırılarında İsrail’e tam destek vermeye devam etti. Trump’ın bölgemiz için biçtiği politika, ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack tarafından şöyle özetlendi: “Doğu Akdeniz’den Hazar’a İbrahim Anlaşmaları…” Şii Hilali’ni geriletmek, HAMAS ve Hizbullah’ı silahsızlandırmak, Zengezur’u “Trump Koridoru”na çevirmek gibi hedefler baş sıraya yazıldı. Güney Kıbrıs’ın silahlandırılması hızlandı. “Trump Ukrayna’ya desteği kesecek” beklentileri de boşa çıktı. Kazakistan, İbrahim Anlaşmalarına katıldı. Hatta öyle ileri gittiler ki Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı’na meşruiyet vermeye kalktı.
Yazının Devamıİmamoğlu davası ‘soygun’a indirgenemez
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü’ iddianamesini tamamlandı.
143 eylemden sorumlu tutulan Ekrem İmamoğlu’nun 849 yıl 6 aydan 2 bin 430 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Yazının DevamıMamdani: Soros’un yeni nesil parlatması
Zohran Mamdani, bir süredir çok konuşuluyor.
Hürriyet daha seçilmeden aylar önce, “Trump’ın belalısı Mamdani” manşetiyle çıkmıştı. Trump, Mamdani için “Komünist Manyak” diyormuş.
Yazının Devamıİhtiyacımız olan Atatürk tavrı
İhtilâlde hayat vardır, miskinlikte ölüm vardır.”
Yukarıdaki satırların yazarı Mahmut Esat Bozkurt, Türk milleti için “büyükler yaratıcısıdır” diyor. Ne kadar haklı bir tespit değil mi?
Yazının DevamıAtatürk ve Diyanet düşmanları
10 Kasım yaklaştı… Yine aynı manzaralarla karşı karşıyayız… Bir kesim var ki, özellikle sosyal medyada Atatürk karşıtlığını tabir-i caizse gemi azıya aldı. Meselenin Atatürk olmadığını, Cumhuriyet’in kurucu değerleri olduğunu biliyoruz. Her türlü tevatür, meczupların anıları, “benim büyüklerim yaşamış”tan öteye gidemeyen anlatılarla toplumumuzun millî değerleri hedef alınıyor. Aynı Ermeni Soykırım yalanında üretilenler gibi… Temel amaç kışkırtma ve iç cepheyi parçalamak. Bir de NATOtürkçüler var. “Atatürkçülük” adı altında Türk devrimini Batı ile bütünleştirme, emperyalizmden soyutlayıp sadece laikliği eksen alma… Bu kesim de sürekli olarak Diyanet’i hedef gösteriyor… Atatürk’ü anmadı, şunu yapmadı, bunu yapmadı… Her millî bayram öncesi aynı şeyleri gazetelerde görüyoruz. Bugün de Sözcü, Cumhuriyet, Nefes benzer başlıklar attı.
Hutbelerde isim anılmasına karşı bizzat Atatürk’ün imzaladığı kararname var. Daha önce Aydınlık’tan Ercan Dolapçı yazmıştı. Belgenin tarihi 5 Mart 1924. Yani Hilafetin kaldırılması, Diyanet İşleri Başkanlığının kurulması ve Eğitim Birliğinin sağlanması kanunlarının çıkarılmasından iki gün sonra… Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat imzaladığı 316 numaralı Bakanlar Kurulu Kararında şu ifadelere yer veriliyor: “Badema hutbelerde isim zikr edilmeksizin 'millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine' dua edilmesi takarrur etmiş (karar verilmiş) ve bu kararın bilcümle vilayete tebliği dâhiliye vekâletine havale edilmiştir.” Duaların ‘millet ve Cumhuriyet’in selameti için yapılmasına ilişkin isteğin gerekçesine de hilafeti kaldıran yasal düzenlemede rastlanıyor. İlgili yasanın birinci maddesinde “halifeliğin hükûmet, Cumhuriyet, yani TBMM’nin anlam ve kavramı içinde zaten saklı olduğu” belirtiliyor. Saltanatı kaldıran Cumhuriyet yönetiminin, Diyanet hutbelerinde Cumhurbaşkanı’nın isminin anılmamasını istemesi ve bu konuda açık bir şekilde Kararname yayımlaması Devrim Kanunlarına da uygun bir tutum! Daha da önemlisi Atatürk’ün kişiliğine de uygun.
Yazının DevamıBelediyelerde tedbir değil devrim
Türkiye’de belediye manzaralarına bakıyoruz… Hepsi taşeron olmuş.
“Götür AŞ”, “Çal AŞ”, “Çırp AŞ”…
Yazının Devamı