05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Canımızı korumanın yolu: Kamuculuk!

Mustafa İlker Yücel

Mustafa İlker Yücel

Gazete Yazarı

A+ A-

Yüzyılın başında üzerimize çullanan emperyalistlere karşı vatan savunmasını devrimci mevzilerden verdik. ‘Manda ve himaye’ adı verilen teslimiyet çizgisine karşı devrimci milliyetçilerin parolası ‘Ya istiklal ya ölüm’dü. Milletin ‘azim ve kararını’ hayata geçirmenin başka bir yolu yoktu…

Türk milletinin tam bağımsızlık, cumhuriyet, bilim, kalkınma hamleleri NATO’ya girip Atlantik sistemine bağlanmamızla birlikte yıkıma uğradı. Durduk ve düştük.

Bugün binaların çürük olmasını ‘hayretle’ karşılayanlar var. Oysa Aydınlıkçılar, yarım asırdır, özellikle devletçilik ve halkçılık ilkelerinin terk edilmesiyle birlikte, küreselleşmeci dayatmaların devletimizi içeriden zayıflattığını ısrarla vurguladı. ‘Bireysel kâr sistemine’ her yerde alan açan devlet, binalarını ayakta tutamaz.

Üretimin baltalanması, köylünün milletin efendisiyken büyük şehirlerin yoksulu olması, emekçinin hak kayıpları, sanayici ve esnafın iç pazarımızda yabancı tekeller karşısında ezilmesi de hep bu sürecin sonucuydu.

İktisadi bağımsızlık tahrip olunca, para birimimiz piyasadan sürüldü. Dolar bir siyasi sopa olarak tepemize oturdu. PKK’nın büyümesi ve FETÖ’nün devlet organlarını ele geçirmesi de böylece kolaylaştı.

Atlantik sisteminin ‘serbest piyasacı’ partileri, yıkıma giden bu yolu açtı. Kamu çıkarı terk edilip ‘piyasacılık’ hakim olunca plana da gerek kalmadı. Bilimin öngörüleriyle geleceği şekillendirme yerine ‘Devlet küçülsün, balon gibi sönsün’ yönündeki liberal safsatalar belirleyici oldu ve kamuculuk - plan rafa kaldırıldı. Bir kentleşme planı bile yapamaz hale geldik!

Vatan Partisi’nin ‘halka dayanan, kamucu, milli, güçlü devlet’ siyasetinin hayati önemde olduğunu deprem bir kez daha önümüze getirdi. Cesur ve kararlı adımların atılması kamucu ve devrimci iradenin Meclis’e girmesinden geçer!