PKK gitti KCK kaldı mı?

PKK yöneticileri örgütün fesih kongresinden sonra, açıklamalarında örgütün ismini kullanmayı bıraktı. ‘Kürt Özgürlük Hareketi’ tanımını kullandılar. Fakat 23 Temmuz’da örgütün yayın organına konuşan Cemil Bayık kendisini bu sefer KCK Eşbaşkanı olarak tanıttı. Silahların yakılma sürecinde de basına bilgilerin ‘KCK Enformasyon Bürosu’ tarafından gönderilmesi de dikkat çekmişti. Bu durumda soralım PKK gitti KCK kaldı mı?

KCK bilindiği gibi PKK’yı da kapsayan çatı yapılanmanın ismi. 2005 yılında oluşturuldu. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki örgüt faaliyetlerini organize eden üst karar organı olarak düşünüldü. Duran Kalkan’ın Serxwebun Dergisi'nin Nisan sayısında ‘KCK noktasında istenilen örgütlenme ve başarıya ulaşamadıklarını’ belirtmesi bu yapılanmanın pratikte karşılıksız kaldığını bu yüzden örgütün artık kullanmayacağına yönelik değerlendirmelere yol açmıştı.

HAKAN FİDAN’IN ‘KCK’NIN BELLİ BİR GRUBU’ AÇIKLAMASI

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önceki gün katıldığı bir yayında “KCK'nın belli bir grubu (PKK) silah bırakıyor diye bu, diğer grupların bize tehdit olmayacağı anlamına gelmez” dedi. Fidan, KCK’nın altını çiziyor ve PKK’yı da bu yapıya bağlı bir grup olarak tanımlıyor. Demek ki KCK’nın kullanılması güvenlik bürokrasisinin de dikkatini çekmiş.

Bu notu bir kenara bırakarak devam edelim. PKK yöneticilerinin fesih kongresinden bu yana tüm konuşmalarında örgütün tabanına, silah yakma kararını izah çabası göze çarpıyor. Bu anlaşılabilir bir durum. Fakat şu noktaya dikkat çekmeliyiz: Örgüt yöneticileri bunu bir başarı hikayesi örerek, ayrımcı vurgularla yaptıkça Türkiye’de süreci sabote etmeye çalışanlar o söylemleri bozgunculuğun gerekçeleri olarak öne çıkarıyor. Bütünleşme sürecine en çok kendi mahallesinin alkışına oynayanlar zarar verebilir.

SÜRECİ ZEHİRLEMEK İSTEYEN KUVVETLERİN GÖZÜ ÖRGÜT LİDERLERİNİN AÇIKLAMALARINDA

Bayık önceki gün, daha önceki girişimlerde ‘sabote güçlerini önceden etkisizleştirememeyi’ en büyük başarısızlıkları olarak belirtmişti. Sabotaj güçleri örgütün içinden veya çevresinden çıkabilir bu bir risk doğru fakat şu anda Türkiye kamuoyunu zehirlemek isteyen sabotaj kuvvetlerinin söylemlerini örgüt yöneticilerinin açıklamalarından çıkardığını da belirtelim. Örneğin KCK adını kullanmakta ısrar, sabotajcılara fırsat verir. Ayrıca Türk ve Kürt kardeşliğinin sınandığı ve başarılı olduğu, milletleşme sürecimizi ivmelendiren çok sayıda tarihi dönem olmasına rağmen örgüt yöneticileri ‘kendi tarihlerini’ süsleyerek anlatmayı tercih ediyor. Neden böyle yapılıyor diye sorduğumuz DEM’in ileri gelenleri ‘Tabanı ikna etmek kolay değil. Silahla var olan bir örgütün silahını yakması kendilerini yakmak gibi bir olay. KCK tanımı da biz yok olmuyoruz mesajı’ yanıtını veriyor. Oysa bütünleşme sürecinde tabanı ikna faaliyeti müşterek yönlerin altının çizilmesiyle yapılır.

İkna söylemi mi arıyorsunuz: Duygudaşlık yaratacak örnekleri öne çıkarmak, emperyalist saldırganlığa karşı vatanımızı savunmak, üretim devrimi ekseninde emekten yana tavır almak, millette ve devlette bütünleşmenin getireceği olanakların altını çizmek gibi çok sayıda devrimci söylem tabanda etki yaratır. Ayrılıkçılığın gerekçelerinin altını çizme dönemi bitti. Ayrıca PKK fesih olunca ortada KCK kalmaz. Ortada kalmayacak bir yapılanmanın ismini neden kullanıyorsunuz!?