10 Kasım bir son gün değil ileriye doğru atılma günüdür
10 Kasım bir son gün mü?
Nedense bana hiç öyle gelmiyor.
Bir başlangıç.
Görev devri.
Her yıl artan bir bilinçle yeniden, yeniden diyorum ki… O yok… Ama biz varız… Görev devam ediyor.
Hele şu dönem!
Hiç ağlamam.
Çok küçüktüm. Mevlid okunurken de kafasını iki yana acıyla sallayarak ağlayan teyzelere çok şaşırırdım. Ben Hz. Muhammed’in yaşam öyküsünü dört göz beş kulak merakla dinlerdim.
“İşte başlarız söze… Bir vasıyyet kılarız illâ size… Ol vasıyyet ki direm her kim tuta… Misk gibi kokûsu canlarda tüte…”
Bir yaşam öyküsü… Ve yaptıkları… Örnek olacak.
Bizde âdet böyledir.
Atamızdan böyle belleyip geldik.
Çanakkale’de kahramanca en önde şehit düşen Kıdemli Yüzbaşı Vasfi büyükbabamın mirası da budur.
Emperyalistlere can ver, baş eğme!
Kimsesizlerin kimsesi olma öğretisiyle başladık yaşama.
AH O BİZİ DOĞURAN ANALAR VE BABALAR
Âh o her devrimci atılımda sessizce ön saflara atılan, yol döşeyen kadınlarımız, varıyla yokuyla mucizeler yaratan… Şeyhin şıhın müridi olmaya başkaldıran, ortaçağın karanlığına bayrak açan kadınlarımız…
Onun için mi 2025’in 10 Kasım’ında altın fiyatları indi-çıktı bizleri yalnızca Türkiye ekonomisinin bir verisi olarak ilgilendirir.
Bu ne zenginliktir!
İşte böyle Cumhuriyet’le görev yüklendik.
Altı Ok… Altı temel ilke anayasal maddemiz oldu.
Yön gösterdi. Ucu açık. Daha ileri.
Sakın ha duvara ninenizin fotoğrafı gibi asmayın dendi.
Bu bir ideolojik ya da teorik kavram değildir. Bu devrim yoludur. Namık Kemallerden bu yana atılımlarla süren Türk Devrimi’nin yolunu gösterir. Devrimi tamamlama görevi önümüzdedir. Sürecektir.
Vatan Partisi’yle yeni ufuklara yol alıyoruz.
ACI YA DA TATLI TARİH GERÇEĞİ SÖYLER
Dâhiliye Vekili Muğla Milletvekili Şükrü Kaya, Cumhuriyet Halk Partisi’nin programındaki altı ilkenin anayasal madde olarak kabulü için kanun teklifini 5 Şubat 1935’te Meclis’te tartışmaya açarken dedi ki,
-Acı da olsa tatlı da herkese ve her zaman gerçeği söyleyen bir tarih vardır.
-Türkler son asırlarda ve devirlerde büyük tehlikeler geçirmiştir. Coğrafyadan kaldırılmak ve istikbal tarihinden silinmek istendi.
Ama Kemalist Devrim, “Tarihe kaza ve kaderin bir neticesi olarak bakmaz. Hükümlerine de boyun eğmeyi kabul etmez.”
Yok muydu o zaman da boyun eğen…
Olmaz mı…
Tanzimat’tan bu yana bulduğu her fırsatta hep devrime ve ileri atılımlara başkaldırmaya çalıştı. Hâlâ öyle yapmıyor mu!

KURSAĞINDA ÇÖKEN SİSTEMİN LOKMASI OLANLAR KORKSUN
Kursağında çöken sistemin lokmasını taşıyanlar hep oldu ve var.
Bu da bizi bugüne kadar diri tuttu. Uyanık ve mücadeleci kıldı. İşte onun için o zaman “Tarihin seyrini değiştirdik. Türk’e atfedilen menhus talihi bir defa daha” yenmiştik.
Yine yeneceğiz. Yine yeneceğiz.
“Türk Milleti’nin istiklâli kurtarıldıktan sonra tekrar böyle badirelere, tehlikelere dönmeyecek bir devlet sistem kurulmuştur.”
“Bu devlet sisteminde uygulanacak ilkeler açık ve net bir program olarak saptanmıştır.”
“Bunların tarihten, gerçeklerden ve uygulamalardan alınan ilkelerle ayrı ayrı özellikleri tayin edilmiştir.”
Böyle diyordu Dahiliye Bakanımız Meclis’teki sunumunda.
Bilindiği gibi bu altı ilke bütünlüklüdür. Bir diğerini tamamlayarak geçilir. Aralarında bağ vardır. Simgesel olarak sıralanmalarında da bu gözetilmiştir. Okların uçları da geleceğe doğru açıktır.
-İlk ok Cumhuriyetçiliktir. Devrimin ilk olmazsa olmaz koşulu iktidardır. Bu ilkeler tozlu raflarda saklanmak üzere konmamıştır. Savaş alanlarında yazılmıştır.
Cumhuriyet kurulmuştur.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
İçte ve dışta tam bağımsızlık içinde mukadderatına bizzat ve bilfiil karar verme sorumluluğunu yüklenmiştir.
1920’DE DÜNYAYA İLAN ETTİK
“Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir” ekiyle adı konmasa da, aslında daha 23 Nisan 1920’de bütün dünyaya ilan edilmişti. Atatürk de bunu daha sonra 1927’de şöyle ifade etmiştir:
“Efendiler, bu esaslara dayanmış olan bir hükümetin mahiyeti , kolayca anlaşılabilir. Böyle bir hükümet, millî hâkimiyet esasına dayanan halk hükümetidir. Cumhuriyettir.”
13 Eylül 1920 Halkçılık Programı’nda bu anayasal maddenin çok açık bir tanımı yapılmıştı. TBMM Hükûmeti halkın hayat ve bağımsızlığını kurtarmayı yegâne ve kutsal gaye bilmektedir.
Halk emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden kurtarılacak; irade ve hâkimiyetin hakiki sahibi yapılacaktır.
Burada Türk Devrimi’ne özgü bir özelliğe de dikkat çekmek gerekir. Cumhuriyet yalnızca bir devlet biçimi değil aynı zamanda hükûmet biçimidir. Halk hükûmetidir.
-Milliyetçilik; bağımsız, emperyalizme karşı, birlik ve bütünlük içinde bir milletin simgesidir.
-Devrim halka dayanmalıdır, halkçıdır.
-Ekonomide devletçidir. Türk Milleti devletçidir. Ekonomik bakımdan ilerlemek zorundayız. Milletçe birlikte bağlılığımızın ve samimi ilgimizin hukukî ifadesidir.
-Devrimin başarısı kalıcılığı ve ilerlemesi açısından laik olmalı, toplum ve devlet ilişkileri buna göre düzenlenmeli, halk Ortaçağ ilişkilerinden kurtarılmalıdır.
-Devrim sürmelidir. Devrimcilik ilkesi diğer okların çeliğine verilen can suyudur. Bütün ilkeler gelişecek ve ilerleyecektir.
ELİNİZDEKİYLE YETİNMEYİN
Atatürk daha sonra yapılan hemen her toplumsal, kültürel, yasal ve yapısal her devrimden sonra bu inkılapçılık” anlayışını vurgular, elinizdekiyle yetinmeyin “daha ileri, daha ileri” taşıyın uyarısında bulunur.
BU BİR VASİYETTİR
Cumhuriyet 600 yıllık devrini tamamlamış bir imparatorluğu bir devrimle yıkmıştır. Bu devrim o 600 yıllık imparatorluk birikiminin bağrında boy vermiştir.
O birikimle devletin artık sonunun geldiğini görmüştür.
Uygulamada önüne çıkan engelleri aşarak ve dünya deneyimleriyle de beslenerek yol almıştır.
Ortaçağ bağlarını emperyalizme karşı da mücadele ederek koparan ve özgürleşen bu ok artık yayından çıkmıştır. İleriye doğru atılması kaçınılmazdır.
Hiçbir güç tarihin zafer vaad ettiği kitle kadar büyük bir güç değildir.
Bu devrimci ruhun mirasçısı yarım kalan Millî Demokratik Devrim’i tamamlayacak programa ve iradeye sahip olanlardır. Gelecek onlarındır.
2025’in 10 Kasım’ında bunu çok daha yüksek sesle dünyaya ilan ediyoruz.
-Bkz. H. Şule Perinçek, “Altı İlkenin Anayasal Madde Olarak TBMM’de Kabulü.Türk Devriminin Programı sürecektir” Teori Dergisi, Haziran. 2025,
-TBMM Zabıt Ceridesi, Devre V, Cild16, İçtima 2, Otuz Üçüncü inikad, 5 Şubat 1937 Cuma, s.58-75, 81-84; https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d05/c016/tbmm05016033.pdf
-“Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda Cumhuriyetle ilgili Yapılan Değişiklikler” 28/29 Ekim 1923, Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE), c.16, s.142-143.
-“Büyük Millet Meclisi’nde konuşma.Hükümet Teşkilatı Hakkında Teklif” 24 Nisan 1920, ATABE c.8, s.72-75
-“Millî hâkimiyet esasına dayalı halk hükümeti”: Cumhuriyet”, ATABE, c.20, s.26