Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD dolarının önlenemeyen düşüşü

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD doları 2025 yılının ilk yarısında son elli yılın en büyük düşüşünü yaşadı. Dolarda hiç alışık olmadığımız sert dalgalanmalar görülüyor. Yaşanan satışlarla birlikte ABD doları uzun vadeli düşüş trendine girdi. Bu süreci tetikleyen en önemli nedenlerden birisi ABD varlıklarına (özellikle de tahvillere) yatırım yapan yabancı yatırımcıların büyük oranda satış yapmaya başlamasıdır. Diğer bir etken ise merkez bankalarının ABD doları satıp yerine altın almalarıdır. Yani ABD doları için sık sık telaffuz edilen ‘güvenli liman, yatırımcı güveni’ gibi iddialar ciddi oranda erozyona uğramış bulunuyor. Geçen ay içinde yaşanan İran-İsrail çatışması sürecinde yatırımcılar dolar yerine altın ve diğer yatırım araçlarını tercih ettiler.

ABD BORÇLANMADAN AYAKTA DURAMIYOR

Trump’ın uyguladığı gümrük tarifelerinin bazılarında geri adım atıldı. Ancak bu geri adım ABD dolarında satışları durduramadı. Neoliberallerin çok önem verdiği ABD Merkez Bankası FED’in bağımsızlığına dair endişeler başka bir ‘risk unsuru’ haline geldi. Trump’ın zaman zaman FED Başkanı’nın değişmesi ve faizleri indirmesi konusunda yaptığı açıklamalar ABD’ye yatırım yapan kurumsal yatırımcıları endişelendiriyor. Son olarak ‘Big Bill’ olarak adlandırılan yeni vergi teşvik paketi doları baskı altına aldı. Trump’ın 2017’de uyguladığı vergi paketine ek olarak getirilen düzenlemelerle ABD’nin borçlarına en az 3,3 trilyon dolar daha eklenecek. Yeni vergi paketinde sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarında kesinti yapılırken savunma bütçesinde artışa gidilecek. ABD’nin toplam borcu 37 trilyon dolar ve borç/GSYİH oranı yüzde 124’ü aşarak rekor kırmış bulunuyor. İkinci Dünya Savaşı’nda borç GSYİH oranı sadece yüzde 112,7 idi.

ABD dolarının önlenemeyen düşüşü - Resim : 1

FİNANSAL GÜÇ ABD’Yİ KURTARAMADI

ABD hisselerinde 19 trilyon dolar, tahvillerinde 7 trilyon dolar, özel şirket tahvillerinde is 5 trilyon dolar yabancı yatırımcı bulunuyor. Dünya bankalarında bulunan mevduatın yüzde 60’ı, uluslararası tahvil piyasasının yüzde 70’i, merkez bankası rezervlerinin yüzde 57’si ABD doları bazındadır. Güçlü finansal egemenliğine rağmen ABD borçlarını temizlemekte zorlanıyor, aşırı finansallaşmış ve üretim gücünü hızla kaybediyor. Dolayısıyla kronik dış ticaret ve bütçe açıkları veriyor. ABD ekonomisinin bu zaafları her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Söz konusu zaaflar özellikle Trump döneminde daha sert bir şekilde hissedilmeye başladı. Durum o kadar vahim ki ABD kökenli kredi şirketleri dahi ABD’nin notunu tarihinin en düşük seviyesine çekti.

TARİFE SAVAŞLARI ABD’Yİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda, ABD dolarının değer kaybetmesi dünya pazarlarına satış yapan Amerikan ihracatçıları için olumludur. Ancak tarife savaşlarının getirdiği gerginlik ihracatçıların işini zorlaştırıyor. ABD’nin en büyük ihracat pazarları büyüklük sırasına göre şöyle; Kanada, Meksika, Çin, AB, İngiltere, Japonya ve Güney Kore. ABD söz konusu ülkelerin hemen hemen tamamıyla ciddi gümrük tarifesi anlaşmazlıkları yaşıyor. Hatta Japonya ve G.Kore gibi önemli pazarlara sahip ülkelere gümrük savaşları nedeniyle Çin’le yakınlaşmaya başladı. Bu alışılmadık gelişme ABD’nin jeopolitik çıkarlarını tehdit eder hale geldi.

FİNANSAL EGEMENLİĞİN ÇÖZÜLÜŞÜ

1944 yılında Bretton Woods’ta gerçekleştirilen toplantı sonrasında ABD dolarının dünya rezerv para birimi olmasının önü açılmıştı. ABD, para biriminin rezerv para olması ile ekonomik olarak daha da güçlendi. Üretimde, ticaret ve sermaye piyasalarında tek hâkim konumuna geldi. Ancak Avrupa ve Japonya’nın toparlanması, ABD ile güçlü rekabete girişmesi sonrasında dengeler değişti.

1971 yılında altının dolara olan bağı koparılarak ABD dolarının egemenliği pekiştirildi. Ancak bu adım ABD ekonomisinin altını oymuş, aşırı finansallaşan ABD ekonomisi hızla irtifa kaybetmeye başlamıştır. ABD 1980’ler ve sonrasında finansal ve siyasi operasyonlarla, askeri baskıyla AB ve Japonya’yı kontrol altında tutmayı başardı. 2008 krizi sonrasında çöken sistem zorla ayakta tutulmaya çalışılırken Çin’in büyük üretim ve ticaret atağı geldi.

NEOLİBERAL ÇÖKÜŞ

1980’lerden sonra uygulanan neoliberal politikalar ABD’ye yaramadı. Oysa doların altına olan ‘esaretinin’ bitmesiyle ve neoliberal parasalcı politikalarla ekonomik sorunlar çözülecekti. Beklenenin aksine sorunlar derinleşti. Sık sık patlayan finansal krizler, yüksek enflasyon, işsizlik, düşük büyüme, pazar kaybı, kronik bütçe ve dış ticaret açığı gibi sorunlarla karşılaştı. Bugün nispeten yüksek büyüme oranı ve düşük işsizlik verilerine rağmen ABD’nin uzun vadeli tahvillerinin faiz oranı yükselmeye devam ediyor. ABD tahvillerine olan talep azaldıkça faizler yükseliyor ve ABD’nin borcunu çevirmesinin maliyeti artıyor. Buna bağlı olarak toplam borç sürekli olarak katlanmaya devam ediyor. Böylece ABD’nin kronik bütçe açığına neden olan yüksek faiz maliyeti büyümeye devam ediyor. Bu kısır döngü neoliberal politikaların uygulanmaya başladığı 1980’lerden beri devam ediyor. Aşağıdaki tablo bize ABD’nin borcunun katlanarak artışını açıkça gösteriyor.

YENİ FİNANSAL SİSTEM HAZIR

ABD doları dünya merkez banklarında en yüksek miktarda tutulan para birimi olarak gücünü şimdilik koruyor. Ayrıca dünya ticaretinin önemli bir kısmı ABD doları ile yapılıyor. Ancak son on yılda yaşanan gelişmeler dolardan kalıcı olarak kaçışın başladığını ve yeni bir finansal sistemin kurulmaya başladığını gösteriyor. Çin ve BRICS önderliğinde kurulan yeni finansal sistem hem ödeme sistemi hem de rezerv para anlamında alternatif bir konuma yükseliyor. Çin ticari ortaklarıyla yaptığı anlaşmaları artan oranda yuanla gerçekleştirmeye başladı. Milli paralarla ticaret olgusu gelişen ülkelerde gittikçe yaygınlaşıyor. Gerek Çin’in kurduğu CIPS gerekse BRICS’in mBRIDGE para transfer sistemleri ABD dolarını destekleyen SWIFT sisteminin alternatifi olmaya hazır.

TÜRKİYE YENİ SİSTEMDE YERİNİ ALMALIDIR

Sonuç olarak, Batı’nın çöküş sürecinde olduğu aşikardır. Bu sürece hazırlıklı olmalıyız. ABD doları kumdan kale gibi çökmeye her zamankinden daha yakındır. Türkiye’nin BRICS üyeliği sürecini hızlandırarak yeni finansal ve ekonomik sistemde yerini alması elzemdir. Çünkü Batı’nın Türkiye’ye dayattığı mevcut ekonomik ve finansal sistem Türkiye ekonomisine istikrarsızlık, kaos ve Batı’ya bağımlılıktan başka bir şey getirmemiştir.

ABD Dolar