15 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Barış Manço ve tek sesli ‘üzünç’

Levent Kırca

Levent Kırca

Eski Yazar

A+ A-

Bugün malum siyasi yazı yazılamıyor. Bunu fırsat bilip sizinle bende hicran yarası olmuş bir konuyu paylaşmak istiyorum. Barış Manço yaşarken, çok olmasa da dostumdu. Birbirimizi sever, sayar, takdir ederdik. Oyunlarımı kaçırmaz, izler, tatlısıyla kulise geir beni kutlardı. Yaşarken birkaç kez makyajını yapıp onu oynamıştım. Şarkılarını söylemiştim. Mutlak arar, onu eleştirmiş bile olsam; kutlar teşekkür ederdi. Uzaktan da olsa, hukukumuz sürmüştür. Zaman geçti ve ölüm ayırdı onu bizlerden. Birgün oğullarına ciddi bir saygısızlık, haksızlık yapıldığını duydum. Daha doğrusu okuduğum gazetelerden Manço’lara karşı bir haksızlık yapılmıştı. Onlara bende sahip çıkmalı, bu haksızlığa karşı gelmeliydim. Bu benim duruşum, Olacak O Kadar’ın da çizgisiydi. Hemen kollarımı sıvadım, makyajını yaptım rahmetlinin. Her fırça darbesinde daha da belirginleşiyor, ortaya çıktıkça beni duygulandırıyordu. Olacak O Kadar’da önce Manço’nun erdemlerinden, yaptıklarından söz ettik. Ardından çocuklarına yapılan haksızlığı eleştirdik kıyasıya. Şimdi sessiz kalan çocuklarına, bir baba dostu olarak soruyorum: böyle miydi, değil miydi? 

Programda bir kuple kadarda Barış’ın şarkılarından birine pleybek yapmıştım. Program yayınlanıp bittiğinde Barış’ın beni alıştırdığı teşekkür telefonunu beklerken, beni mahkemeye verdiklerini duydum. Onları savunup, onlardan yana olduğum, durumu sert şekilde kınayıp eleştirdiğim halde beni nasıl hangi gerekçeyle mahkemeye vermişlerdi. Üzüldüm. Şüphesiz bu duruma rahmetlinin de kemikleri sızlardı. Mahkeme kağıdının altında Lale Manço’nun adını okudum. Beni mahkemeye o vermişti. Derdi “para” idi. Çocuklarını ve ailesini savunurken, okuduğum bir satır şarkının parasını istiyordu. Mahkemeyi kazandı Lale Manço. 40 bin TL para ödedim ve temyize gittim. Bu kez ben kazandım. Paramı geri aldım. Lale Manço yeniden mahkemeye gitti. Bende elimdeki 40 bin lirayı dava sonuçlanıncaya kadar bloke etmek zorunda kaldım. Ne demek bloke? Yani mahkeme sonlanıncaya kadar, bu parayı ben de kullanamıyorum, onlarda. Mahkemede sürüp gidiyor, henüz bir sonuç yok.  

Sevgili okurlar, beni derinden yaralamış bu konuyu, Lale Manço’nun para ihtirasını sizinle hep paylaşmak istemişimdir. Kısmet bu güneymiş. Barış’ın çocuklarına birkez daha soruyorum, konu eğer aynen yazdığım gibiyse elinizi vicdanınıza koyup taraf olun, bu davayı bitirin. Sessiz kalmanız vicdan azabınızı artırır. Eski bir baba dostuna bu hizmeti yapın. Zira bu para, yasaklı olduğum şu günlerde benim tiyatromun dört aylık kirası. Doğruyu yapmış olursunuz. Lale hanıma gelince... Ona da Allah selamet versin. Ha bu arada Lale Manço’nun telefonlarıma lütfedip çıkmadığından da ayrıca söz etmeliyim.  

Belki günün birinde paranın her şey olmadığını öğrenir.
Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları