02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Sarhoşum Gel Beni Al’

Levent Kırca

Levent Kırca

Eski Yazar

A+ A-

Bir seyircim duygularını yazmış bırakmış. Ben de siz okurlarımla paylaşmak istedim. İşte Erol Kalaycı’nın 8 Temmuz 2015 günü Milliyet Blog’da yayınlanan yazısı:
Levent Kırca 28 Eylül 1948 doğumlu, Vahi Öz, Ferhan Şensoy gibi Samsunlu.
Kuşkusuz iyi bir ailenin, Cumhuriyet kurumlarının, Türk toplumuna kazandırdığı, entelektüel, kültür, sanat ve tiyatro insanı biri Levent Kırca.
Ben siyasetin sağ yelpazesinde bir ailenin içinde büyümüş ve o kaderi aşmış biriyim. Hayatım boyunca da iyi bir sahne ve gösteri sanatları tüketicisi ve takipçisi olamadım. Hep ciddi konuların adamı olmaya çalıştım güya!
Bu toplumun muhafazakar akımından etkilenmiş bireyi olarak, hayatımızı istila eden Levent Kırca, Kemal Sunal gerçeğine hep mesafeli, eleştirel, biraz kaba bularak baktım.
Levent Kırca ve diğer kültür insanları, bana cevaplarını veremediğim sorular sordukça, içten içe kızar, öfkelenir, daha çok okurdum.
Levent Kırca bir beyanatında ‘Gece 02:00-03:00 lere kadar okurdum ve kalkar Ankara’nın ışıkları sönmüş evlerini seyrederdim. Kendime ‘ Onlardan bir adım daha öndeyim’ derdim, demişti.
Levent Kırca ya gerçek anlamda ilk defa orada hayranlık duymuştum. Levent Kırca, onca benim tepemin tasını attırırken, aslında toplumsal görevini yerine getirdiğini anlamıştım sonunda.
Neden Levent Kırca’ya hayransınız, diye sorulduğunda...
Entelektüel bir kişiliğin, kaçınılmaz olarak yaptığı işe katkısıyla, konusuna derinlemesine hakim, bilgiyi, olguyu kavrayıp, onu analiz etmek ve yeniden üreterek, toplumsal emeğe, insanlık mirasına bilimsel ve kültürel katkı sunarak, politik sanatı, toplumsal gerçekçilik anlayışı ile kışkırtıcı, estetik ve yaratıcı olarak temsil ettiği için diye cevaplayarak, hiçbir açıklama yapamayan insanlardan ‘Levent Kırca sayesinde’ diyerek, işte ben de bir adım öndeyim.
Milenyumla, nedenlerini ve cevaplarını bildiğim, ruhlarımız ve duygularımızı iğfal eden, dayanılmaz fiziki, psikolojik, maddi, sistematik bir taciz ve baskıdan toplum geçirilirken, bireysel isyanım ve inancıma ilham oldu.
Levent Kırca; gerçekçilik ahlakının erdeminden, çıkarlar için taviz vermeyen, herkesi; anlama çamuruna bulaşmadan, çelikten iradesiyle, büyük ve rafine bir toplumun hayranlığını kazandı.
Levent Kırca’nın oyununu Trabzon’da izlemek istesem de nasip olmamıştı.
İstanbul a taşınıp, yıllar sonra, toplumun öncü, aydınlık kesimlerinin, bilinçli, kararlı, dinamiklerin zorunlu kıldığı bir akılcılıkla, Anadolu’ya çıkarak, Kadıköy’ü bir tür karargâha çevirdiğini gördüm.
Levent Kırca Tiyatrosu’nun Kadıköy’e taşındığını görünce, ailece oyununa gitmeyi düşünüp, yolda, kafede karşılaşır mıyız diye içimden geçirdim!
Kadıköy’de lisede okuyan kızıma soruyor, ‘Sürekli görüyorum’ dedikçe, hem kıskanıyor hem de selamlaşıp konuşmadığı için çocuğa kızıyordum.
3 Temmuz 2015 günü, odaTV de staj yapmak gibi daha ciddi işlerle meşgul güya, kızımı alıp Levent Kırca Tiyatrosu’nun “Dımdızlak” oyununa gittik. Oyunun ismindeki çıplak gerçekçiliğin yakıcılığı gibi, oyun da izleyiciyi tutuşturuyor.
Levent Kırca; Ferhan Şensoy un, izleyicinin hayal ve düşüncesine sorumluluk yüklediği oyun içeriği anlayışını, daha kurgusal, ağır felsefi içeriği, teknik marifetle ve renk-lendirici alt kurgular ve sürprizlerle, akıcılığı, ilgiyi kontrolünün altında tutan bir anlayışla, oyuna yön veriyor. 
Cem Yılmaz; toplumun ürünü bireylerin akla ziyan davranışları, patolojik durumları, basit akıl ve mantık yürütememe, bireysel yabancılaşmanın, insanın bizatihi kendini tirajikomik hale getiren topluma, o karakterleri gösterilerinde anlatarak, toplumsal tartışılabilir eleştirisini oluştururken, Levent Kırca ‘toplumun bazına asılarak’ bu eleştiriyi gerçekleştiriyor.
Buradan ‘Olacak O Kadar Televizyonu’ hayranlarına bir müjde olarak bildirmek isterim, programın sinema filmi versiyonu ‘Sarhoşum Gel Beni Al’ hayranlarının özlemini giderecek üst seviyede.
Bu konuların cahili bir fakir olarak, tıraşı bırakıp, kızım Gece’yi niye kurgulayarak Levent Kırca’ya götürdüğümü açıklaya-yım.
Kafamda çok önceden tasarladığım şeyi zorlayarak, dayatarak yaptırmanın yaratacağı direniş ve soğukluğa neden olmadan, Levent Kırca Tiyatrosu’nun ücretsiz drama, oyunculuk eğitimi verdiği kursa kızımın kaydını yaptırmaktı amacım. Oyun saatini beklerken vakit geçirip, Moda çay bahçesinde yürürken kızım Gece bana seslenerek, oyunun afişindeki ücretsiz tiyatro eğitimi ilanını gösterdi heyecanla.
Ben de kızımın bu parlak fikrini desteklemek durumunda kaldım.
Bir baba olarak bu eğitimi niye önemsiyorum?
Oğlum futbolcu olsun, kızım oyuncu olsun, kestirmeden yolumuzu buluruz, rahat ederiz uçuk hayallerinden değil.
Hayatta ve iş yaşamında çok işine yarayacak, oyun kurmayı, kalabalıklar ve insanlar karşısında hitabet kontrolünü, sesini kullanmayı, vücut dilini, karakterleri tahlil etmeyi ve taklit etmeyi, birçok şeyin yanında, en önemlisi, ahlakı, kardeşliği, eşitliği, özgürlüğü öğrensin istiyorum.
Gelecekte kızım başarılı bir yönetici olursa, alacağı kararlarda, atacağı imzada, elini vicdanına koyup Levent Kırca’yı ve arkadaşlarını düşünüp iyi bir insan olsun istiyorum.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları