Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu gazetecilik değil Beyaz Saray sözcülüğü

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD Başkanı Donald Trump’ın gözü, Venezuela’nın petrolü ve altınında.
Uyuşturucu bahanesiyle, ABD Donanmasının bir kısmını Bolivarcı Cumhuriyet’in üzerine sürdü.
Venezuela devleti ve milleti ise, halkını korumak için hazır.
Aydınlık, 18 Eylül’de 2,5 milyon gönüllünün askere yazıldığını duyurmuştu.
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’nin kukla bir hükûmet kurarak dünyanın en büyük petrol rezervini kontrol altına almayı hedeflediğini sürekli yineliyor. Maduro ayrıca, “Eğer silahlı bir mücadeleye girmek zorunda kalırsak, buna fazlasıyla hazırız.” demişti.

Bu gazetecilik değil Beyaz Saray sözcülüğü - Resim : 1

MACHADO HEVESLENDİ

ABD’nin Venezuela’ya müdahale hazırlıkları, Nobel ile ayyuka çıktı. Nobel Barış Ödülü, dış müdahaleyi savunan muhalif María Corina Machado’ya verildi. Machado’nun ilk işi Trump’a teşekkür etmek oldu.
Machado, 31 Ekim’de Bloomberg’den Mishal Husain’e konuştu. “ABD'nin Venezuela topraklarına yönelik askeri saldırılarını destekliyor musunuz?” sorusuna Machado, şu yanıtı verdi: “Maduro'ya gitme zamanının geldiğini anlatmanın tek yolunun yaşanan tırmanış olduğuna inanıyorum.” Mishal’in bir sorusu da, “Bu aralar en çok kiminle görüşüyorsunuz?” Machado, buna da yanıtı şu: “Sadece ABD hükümetindeki değil, Kanada, Latin Amerika, Karayipler ve Avrupa'daki birçok yetkiliyle de temas halinde olduğumu ısrarla belirtmeliyim.” Machado bu sözlerin ardından ABD Dışişleri Bakanı Rubio’yu övüyor: “Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, Latin Amerika'ya ve bölgemizden ABD'ye yönelik tehditleri en iyi anlayan yönetimdeki kişilerden biri olduğuna kesinlikle inanıyorum.”
Machado hedefini de şu şekilde açıklıyor: “Ama aynı zamanda, Mishal, Amerika'nın kalbindeki bu suç merkezini -çünkü Venezuela'nın konumu kesinlikle eşsizdir- bir güvenlik kalkanına ve Batı demokrasilerinin büyük bir müttefikine dönüştüreceğiz.”
Özellikle şu son sözler, bizim ülkemizdeki muhalefetten de Batı’ya sık sık verilen garantiler değil mi?
Zaten İmamoğlu’nun ödülü aldığı açıklanınca hızlıca Machado’yu tebrik etmesi ve “aynı mücadeleyi veriyoruz” demesi, her şeyi özetlemiyor mu?

PAKSOY’DAN MASALLAR

Maalesef bizim basınımızda da bu çizginin sözcüsü konumuna sürüklenen gazetecilerimiz var.
Bunlardan biri Hürriyet gazetesinden Yunus Paksoy.
Paksoy’un dünkü yazısında “Ya kaçarsın ya vururuz” arabaşlığında ABD saldırı hazırlıklarının ciddiyetinden bahsediyor. Ama işin ilginci, Maduro’yu karalama görevini üstlenmiş olması. Hem de Beyaz Saray ağzıyla. Şöyle yazıyor:
“Son birkaç aydır Maduro, Trump yönetimine defalarca mesaj göndermiş.
Mesaj aslında bir nevi ‘teslim’ bayrağı.
Maduro, Trump’a demiş ki: Gel. Petrol yataklarımızı da gaz sahalarımızı da Amerikalı şirketler işletsin. Bana dokunma.
Trump yönetimi elinin tersiyle itti.
Maduro da bu sefer Putin ve Şi’ye mektuplar yazdı.
Silah, radar, füze ve bilimum askeri yardım istedi.
Şu ana kadar tık yok gibi.
Maduro da her şeyin farkında.
Trump’a İngilizce seslenip “savaş olmasın lütfen” diye yalvarması da işin cabası.
Washington’da şu hava hakim... Maduro kendi isteğiyle ülkeyi terk etsin. Etmezse saldırılar yolda.”
Gördünüz mü? Daha önce Maduro’nun kararlılık açıklamalarını hiç yayımlamayan Sayın Paksoy’a göre Maduro yalvar yakar haldeymiş. Yıllardır ABD baskılarına direnen, darbeler atlatan ve ülkesini savunmaktan vazgeçmeyen Maduro, ABD’ye gel çağrıları yapıyormuş. Ama tabiî ABD’nin derdi hiç petrol, altın, kaynak olur mu? Onun derdi demokrasi getirmek! Aynı Kore’de, Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Gazze’de, İran’da yaptığı gibi… Hatta 15 Temmuz’da kalkıştığı gibi… O yüzden de Trump, bu rüşvetlere kanmamış, elinin tersiyle itivermiş…
Yahu masal anlatacaksanız da biraz gerçekçi anlatın bari…
Maduro’nun açıklamalarına yer veremeyenler, Beyaz Saray’ın sözcülüğü konumuna düşüyorlar.
Savaşı kışkırtmak için masallar uyduruyorlar.
Üzülerek izliyoruz.
Emperyalist saldırıya karşı Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti devletinin ve milletinin yanındayız.
Maduro ile omuz omuzayız.
Sayın Paksoy’a yanıtı önceki gün Maduro verdi zaten. Anadolu Ajansı’ndan aktararak bitirelim:
“Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar. (…) Venezuela'ya karşı bir savaşı meşrulaştırmak için bir anlatı dayatmak istiyorlar. Rejim değişikliğine zemin hazırlamak ve ülkenin muazzam doğal zenginliklerini yağmalamak için bir plan yürütüyorlar. Gerçek şu ki Venezuela masumdur. Bize karşı yapılan her şey bir savaşı ve rejim değişikliğini hedefliyor. Tarihsel bir halk olarak, onurumuzdan en ufak bir taviz vermeyeceğiz. ABD’nin Venezuela’ya karşı yürüttüğü söylem iftira doludur. (…) Latin Amerikalı ve Karayipli kardeşlerimiz bilmelidir ki Venezuela'nın bağımsızlık, egemenlik ve barış hakkı için verdiği mücadele tüm Amerika kıtamızın mücadelesidir. Zaferimiz, tüm Amerika'nın zaferi olacaktır. Emperyalist yalanlara karşı barış diyoruz.”

Medyanın Halleri Nicolas Maduro Maria Corina Machado ABD Donald Trump