28 Nisan 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’deki öğrenme güçlüğü

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

CHP’nin Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal’ın, "Belediye başkanı olarak seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları DEM Parti hariç, bütün siyasi partilere açık olacak” diye konuşması, CHP yönetimini yerinden zıplattı. Çünkü Köksal, bu sözlerle bir çuval inciri berbat ediyordu.

Önce Özgür Özel, bunun bir dil sürçmesi olduğunu söyledi. Köksal’ın sürçme falan yok, seçilirsem belediyeyi DEM Parti ile birlikte yönetmeyeceğim mealinde açıklama yapması üzerine, eş genel başkan Ekrem İmamoğlu devreye girdi. “Ben belediye başkanı olursan şu partilileri belediyeye almam şu partililer hariç şunlarla görüşürüm diye ya kendine başka bir iş bulacak ya da kendine başka parti bulacak” diyerek, Köksal’a kapıyı gösterdi. Normal şartlar altında bir partinin belediye başkan adayının, bir başka belediye başkan adayını düzeltmesi ya da had bildirmesi sözkonusu olamaz. Teorik olarak Köksal ile İmamoğlu eşit statüdeler. Ama CHP’de durumun böyle olmadığı biliniyor.

Köksal’ın söylediği siyaseten doğru. Bizim sosyal demokrat görünümlü liberallerimiz, SHP’nin HEP ile ittifak yaptığı 1991 genel seçimlerinden beri, PKK’nın yasal partilerine el uzatmanın seçmeni nasıl kendilerinden uzaklaştırmakla sonuçlandığını hala anlamadılar. Öte yandan Köksal kamu yönetimi ilkeleri bakımından da yanlış bir şey söylememiş.Seçilmesi halinde DEM Parti seçmenini belediye hizmetlerinden mahrum edeceğini ilan etmiyor. DEM Parti’nin kurumsal kimliğine yönelik itirazını dile getirmiş. Fakat sorun tam da bu. CHP seçimi kazanabilmek için umutlarını DEM desteğine bağladığı, bunu bilen DEM Parti’nin de pazarlık çıtasını iyice yükselttiği koşullarda, Köksal’ın açıklaması mızıkçılıktan başka bir şey değil.

Özgür Özel’de lider kumaşı olmadığı için, emanetçi genel başkan gibi herkesi memnun etmeye, dil sürçmesi diyerek zevahiri kurtarmaya yönelik bir açıklama yapıp durumu idare etmeye çalıştı. İmamoğlu ise köşeli tavrıyla CHP liderliğine hazır olduğunu gösterdi. Ancak açıklaması, İmamoğlu’nun hem siyasi çizgisini hem de liderlik tarzını ortaya koydu. Birincisi DEM Parti’den asla ayrılmayacağını, ikincisi parti içi mücadelede etik ilkelere sadakat göstermeyeceğini ve popülizm dışında bir yol bilmediğini gösterdi. Köksal’a verdiği cevapta konunun odağını bilerek kaydırdı. CHP’nin belediye hizmetlerinde adama göre muamele yapmayacağını ve bütün yurttaşlara eşit davranacağını söyledi. Oysa konu bu değildi.

Bireyler gibi kurumlar da hata yapar. Fakat hatalardan ders çıkarmamak ve olgunlaşmamak bir rahatsızlık göstergesidir. CHP bir tür siyasal disleksiden mustarip gibi görünüyor. SHP, 1991’de HEP ile işbirliğinin faturasını ağır ödemiş, Baykal dönemi boyunca PKK’nın yasal partisini Meclis’e taşıma imajı ile arasına sınır koymuştu. Baykal’a yapılan operasyon, CHP’nin “SHP’lileştirilmesi” sürecini yeniden başlattı. Fakat bu kez aradan geçen yılların etkisiyle, daha liberal bir SHP olmak kaydıyla… Böylece aynı hataları, bu kez sistematik olarak işlemeye niyetlenmiş bir parti çıktı karşımıza.

DEM Parti işbirliğinin, sadece CHP değil, hiçbir siyasi parti açısından ikiyle ikinin toplanması anlamına gelmediği bir türlü anlaşılamıyor. Hata yapmak anlaşılabilir bir durumdur fakat bu partide hiç kimse doğruluğuna neredeyse iman ettikleri “geliyor gelmekte olan” sloganının neden patladığını hiç mi düşünmez!

Teoriye sırtını dönerek sadece yapa yapa öğrenebilenler, kendilerine dolambaçlı bir yol seçmiş olurlar. Peki, yaptığı halde öğrenemeyenlere ne demeli?

CHP DEM Parti Özgür Özel PKK