Fayları bırak binalara bak
Bazen gece yarısı, bazen de gündüz
o hep beklenmedik anda
hep de aniden.
Onca ilim, onca bilim,
bir türlü ne zaman olacağını bilemediğimiz
gözle görünmeyen
geldi mi affetmeyen.
Tüm şehri
hatta şehirleri sallayan
kurala uymadıysan
acımayan
can da alan deprem.
İşte geçen hafta tam da bugün
dünyanın belki de en güzel
şehri İstanbul,
sallandı zangır zangır.
Kaç kez yaşadık bu korkuyu?
Hem de ne acılar yaşayarak.
6.2 değil de,
daha yüksek olsaydı?
Ya da 13 saniye değil de,
hani 33 saniye olsaydı?
Düşünmek bile istemiyor insan.
Korkuyoruz ama en çok da
işimize gelmiyor.
Çünkü suça ortağız hepimiz.
Rant diye diye,
doğanın tam da böğrüne
dikmişiz üst üste betonları,
modernite belasından
sanıyoruz ki doğrusu bu.
Nefes almayan beton şehirlerde
üst üste, dip dibe binalarda
yetmiyor 2 oda 3 oda
balkonu da kapatıyoruz
kaldırımları da.
YER ALTINDA CANAVAR
Halen faylarla uğraşıyoruz.
Yerin altında bir canavar belledik,
yok şimdi mi kırılır,
yok 30 sene sonra mı kırılır.
Oysa bizim bütün meselemiz
bir milli şuur olarak
yerin üstünü yaşanır ve güvenli kılmak olmalı.
Peki bu nasıl olacak?
Her şeyi ranta çevirmek yerine
bizler de fedakarlık yapacağız.
Dünyanın neresinde görülmüştür
yarısı benden kampanyası?
Devlet yok canıyla destek oluyorsa
vatandaş da,
40-50 yıldır oturduğu veya kira geliri elde ettiği dairesi
yenilenecek diye memnun olup metrekare derdine düşmemeli.
Ama rant bu ya.
Kentsel dönüşüm oldu rantsal dönüşüm.
Havuz isteyen mi ararsınız
jakuzi mi.
Dörtte üçü deprem kuşağı bir ülkede
adeta ilave ağırlık olsun der gibi
mermer döşemeler,
küvet ya da jakuziler.
Kurnalı banyolarda akan suyla yıkanırken bizler
ne oldu da hangi ara düştük küvet derdine.
Sanırsınız ki durgun suda yıkanır bu millet.
İMAR YETKİSİ
Birbirinin güneşini kapatan binalarla
ne bahçeler kaldı ne yeşil alanlar.
Yollarda arabalar.
Sahillerde bir dolu kafeler.
Derme çatma camlarla yalandan çevreye saygılı.
Deniz manzarası için gittiniz mi,
bir bardak kaçak çaydan alır dünya para.
Sanırsınız ki o sahiller hepimizin değil de,
babasının malı.
Sırtını dayadığı belediye vardır nasılsa.
Tıpkı oldu bitti yapıları konduran müteahhitler gibi.
Peki o zaman soruyorum herkese
dünyanın neresinde bu hak?
Belediyelerdeki imar yetkisi?
Ya imar afları?
Ben aradım ama bulamadım dünyada bir eşi benzerini.
O halde nedir halen bu yalan
bu talan?
İster o parti, ister bu parti,
yettiniz gari.
Cebiniz doldu ama gözleriniz doymadı.
Bir biz değil
ağlıyor şehirler,
rantiye ruhlar yüzünden.