Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gazetelerde işçinin adı yok!

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Yaklaşık 600 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu sözleşmelerde ciddi tartışmalar yaşanıyor.
Pazarlık süreci çetin geçti, imzalar atıldı.
Muhtemelen yarın veya öbür gün, özellikle hükûmete yakın medyada “işçinin enflasyona ezdirilmediği” manşetlerini okuyacaksınız. Yani yine işçi olmayacak, hükûmet güzellemesi okuyacaksınız…
Fakat grevlerle, ertelemelerle geçen bu süreçte, şunu gördük. Gazetelerin birinci sayfalarında işçi yok, işçi temsilcileri yok…
Sanki bir toplu sözleşme süreci yok!
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, yıllardır uyarılarda bulunuyor. 2023’te şunu demişti: “Bütün partilerin milletvekili listesini inceledim. Siz de incelediniz. Biz bu ülkede işçi, işsiz, emekli, küçük esnaf, bu ülkenin yüzde 70'iyiz. Meclis'e girecek 3 işçi, esnaf, emekli yok.”
Hakikaten Meclis manzarası böyle…
Kürsüde konuşamayan işçi, esnaf, emekli nerede konuşacak? Nerede talebini dile getirecek?
Gazeteler bunun için yok mu? Yeri geliyor bazı gazeteler hükûmete faiz eleştirisi yapıyor. Peki, niye bu emekçileri görmüyorsunuz? Faizden daha az mı sorunları var.
İşçinin, emekçinin, esnafın, emeklinin sesini duyurabildiği tek gazete Aydınlık.
Öyle olmaya da devam edecek.
Ama işçinin sorunlarını, taleplerini dile getirmeyenlerin yarın “müjdelerini” okuyacaksınız.
Hafif bir tabir aradım. Bulamadım. Kusura bakmayın. Bu ikiyüzlülük.
Bu tavırlarla Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemezsiniz.

Türkiye’nin yeni Akdeniz hamlesi

BERCAN TUTAR-SABAH

Ülkemizin küresel ve bölgesel denklemlerdeki oyun kurucu ve oyun değiştirici ağırlığının farkında olmayan İsrail ve yandaşları, ideolojik fanatizmlerinin bedelini dünyadan dışlanarak ödüyor. Kaos ve bölgesel savaş peşindeki İsrail'i Suriye'de durduran Türkiye, şimdi yaptığı hamlelerle siyonist yayılmacıları her cephede kuşatmaya da başladı.
İsrail'in Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanlar'daki bütün eski dostları artık onu birer birer terk ediyor. Yahudi lobisinin yanına Rum ve Ermeni lobilerini alarak Türkiye'yi Doğu Akdeniz'deki enerji denklemlerinde 'by-pass' etmeyi amaçladığı EASTMED projesi tarihe karıştı.
Projenin en büyük destekçisi Fransa şimdi Filistin Devleti'ni tanımak isteyen ülkelerin sancaktarlığını yapıyor. ABD projeyi terk etti. Mısır ve BAE rotayı Türkiye'den yana kırdı.
İsrail'in Türkiye karşıtı Doğu Akdeniz girişimini destekleyenlerden geriye sadece Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) kaldı.
Türkiye ise karşı ataklarını sürdürüyor. Türkiye'nin KKTC ile Suriye'den yaptığı hamlelerle hayli sıkışan İsrail ve yandaşlarına öldürücü bir darbe de İtalya ve Libya ile dün İstanbul'da yapılan üçlü zirveyle indirildi.
Yeni bir enerji paradigmasının temellerinin atıldığı zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde bir araya geldi.
Türkiye'nin 2019'da Libya ile imzaladığı ve 2022'de petrol ve gaz araştırmalarının dâhil edilmesiyle genişleyen deniz anlaşması şimdi İtalya'nın katılmasıyla daha da perçinlendi. Buna 17 Mayıs 2025'te Türkiye ile Suriye arasında imzalanan enerji işbirliği anlaşmasını da kattığımızda Doğu Akdeniz'deki enerji jeo-politiğinin Türkiye lehine kökten değiştiğini ve daha da değişeceğini görmemek mümkün değil.
Bunun da Türkiye'nin Adriyatik'ten Güney Çin Denizi'ne kadar uzanan sahalardaki kilit aktör önemini sadece enerji paradigması bağlamında değil askeri, siyasi, ekonomik, diplomatik ve sosyo-kültürel güç dengeleri başta olmak üzere hemen her kritik alanda vazgeçilmez düzeye taşıdığını görüyoruz.

Gazze, İsrail’in Vietnam’ı oldu

MELİH ALTINOK-SABAH

Altmışların başında Amerika, dünyanın dört bir yanında özgürlük ve refahın sembolü olarak parlıyordu. Hollywood'un ışıltısı, Coca-Cola'nın serinliği ve Marshall Planı'nın cömertliği, ABD'yi adeta bir pop kültür tanrısı yapmıştı.
Sonra Vietnam Savaşı başladı.
Bataklıkta debelenen bir süper gücün, napalm bombaları ve masum köylerin yakılışıyla kendi mitini nasıl yerle bir ettiğini gördük. 1968 kuşağı, sokaklara döküldü; Paris'ten Berkeley'e, İstanbul'dan Tokyo'ya anti-Amerikancılık bir isyan dalgası gibi yükseldi.
Vietnam, ABD'nin sadece bir savaş kaybettiği yer değildi; bir imparatorluğun ahlaki çöküşünün sahnesiydi.
İşte o gün bugündür ABD üstüne koya koya dünyada bir numaralı nefret öznesi haline geldi.
Bugün Gazze'deki manzara, tarihin yankısı gibi.
Bir zamanlar "Ortadoğu'nun tek demokrasisi" olarak pazarlanan, teknolojik mucizeler ülkesi imajıyla parlayan İsrail, Gazze'de işlediği sistematik soykırımla kendi mezarını kazmaya başladı.
Vietnam'da ABD, "komünizme karşı özgürlük" yalanını satarken, İsrail bugün "kendini savunma" masalını anlatıyor.
Ama Gazze'deki görüntüler, sosyal medyanın acımasız aynasında çarpıtılamayacak kadar net: Yıkılmış okullar, ağlayan anneler, kanlar içinde açlıktan ölen çocuklar...
Bu görüntüler, 68'de Vietnam'dan gelen napalm fotoğraflarından bin beter.
Londra'dan Berlin'e, Amsterdam'dan Madrid'e protestolar büyüyor.
İsrailli turistler, İsrail'e tarihsel olarak sempatiyle yaklaşan İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde bile dışlanıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki gençlik de ayakta. (Darısı Türk gençliğinin başına.) Tıpkı 68'de olduğu gibi, bir isyan dalgası yükseliyor. Ve bu dalga, İsrail'in "start-up nation" parlaklığını, Silikon Vadisi'nin yaldızlı desteğini ve Batı medyasının çarpıtmalarını yutacak kadar güçlü.
Ki onlar da söylenmeye başladılar
Çünkü bu sadece bir imaj krizi değil; bu bir ahlaki iflas.

işçi TÜRK-İŞ Ergün Atalay