06 Aralık 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İki görünüm

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Yaz sıcakları bir yandan ürünlerin olgunlaşmasını sağlarken, otları kurutmuştu. Gayretli (!) çiftçilerimiz yabancı otlardan kurtulmak için çapalama, belleme, yolma, biçme, malçlama gibi zahmetli işlere boş vermişler. Malçlama elde bulunan her türlü malzeme ile toprağın üstünü ışık geçirmeyecek şekilde örtme işlemidir. Işık olmayan yerde bitki büyüyemez. Yetiştirilecek ürünler malç üzerinde küçük bir delik açılarak ekilir veya dikilir. Toprağın diğer kısımları ışık görmeyeceği için yaban otları gelişemez.

Köy kahvesinde akşam çayı içerken, malçlamada kullanılabilen siyah renkli plastik örtüden söz açıldı. Köyde tanıdığım en meraklı ve bilgili çiftçilerden biri olan Hüseyin “Onlar pahalı hocam” dedi. Elindeki çay bardağını göstererek “Sırt tulumbasına şunun kadar ilaç koyduğum zaman otları kurutuyorum” diye ekledi.

Kimyasal mücadele, tarımsal savaşımda en son başvurulması gereken tekniktir. Kültürel önlemler, biyolojik mücadele, biyoteknik mücadele yöntemleri uygulandıktan sonra hastalık ve zararlı yoğunluğu hâlâ ekonomik zarar eşiğinin üzerinde ise kimyasal mücadeleye başvurulması gerekir. Etkisinin hemen görülmesi nedeniyle bizde ilk akla gelen yöntem kimyasal mücadele oluyor.

İki görünüm - Resim : 1

ETKEN MADDE

Yaygın olarak kullanılan ot öldürücü ilacın etken maddesi “glifosat” tır. İlk kez 1974 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde ruhsatlandırılmıştır. Glifosat Türkiye’de ruhsatlıdır. Glifosat içeren ürünler sıvı konsantre, katı ve kullanıma hazır sıvı olmak üzere çeşitli formülasyonlarda satılmaktadır.

Etkili maddesi glifosat olan ilaç incelendiğinde 37 yabancı ot türünden sadece kanyaş, ayrıkotu, tarla sarmaşığı, topalak, büyük ısırgan ve pelinotundan oluşan altı yabancı ot ile mücadele için önerilen doz 600 mililitre/dekar olup, diğerleri için 300 mililitre/dekar ilaç kullanımı önerilmektedir. Karayolları, demiryolları gibi yerlerdeki çalılar için bile önerilen doz 1000 mililitre/dekardır.

“Bitki Koruma Ürünlerinin önerilen dozda ve zamanında uygulanmaması, uygulayıcısının maske, eldiven, çizme, tulum ve gözlük gibi maruziyeti azaltıcı önlemler almaması durumunda, insan, bitki ve çevre sağlığı açısından risk oluşturmaktadır.” (Bkz.1)

Yabancı ot ilacı kullanımı çok yaygındır. Önerilen dozun 12 misli ilaç atan çiftçiler var ve sayıları hiç de az değil. Zamanında ve uygun dozda kullansalar peki diyelim. İlacın etiketindeki bilgileri okuyan da yok, uyan da yok desek yeridir. Etiketler de çok küçük boyutlu harflerle basıldığı için okunması çok zor olmaktadır. Orada yazılı teknik terimlerin ne kadar anlaşılacağı da ayrı bir konu. Antidot yerine “panzehir”, lethal yerine “öldürücü” yazılamaz mı?

İki görünüm - Resim : 2

SÜRÜKLENME VE YIKANMA

Hedeflenen belirli hastalık ve zararlıları kontrol amacıyla atılan ilaç hava ve su akımları ile yer değiştirir. İnsan dahil olmak üzere hedef dışı canlılara da zarar verebilir. Köylüler çevrede daha önce bol bol tükettikleri ebegümeci, turpotu, sarmaşık, helvacık, ısırganotu vb. gibi yenebilen otların kalmadığını söylüyorlar.

FARKA DİKKAT EDİNİZ

Yan yana, aynı yöne bakan iki zeytinlik. Ağaçlar hemen hemen aynı yaşlarda. Ekteki fotoğraflar aynı dakikada çekildi. Doğu tarafta yer alan zeytinlikte ilkbaharda yabancı ot ilaçlaması yapıldığını ağaçların altına rastgele atılmış ilaç ambalajlarını görüp topladığım için biliyorum. Mayıs ayı başında otlar sararmıştı. Karınca, kelebek, solucan, köstebek, kertenkele ve yılan gibi hayvanlar da gözükmüyordu.

Batı tarafta yer alan bakımsız gözüken zeytinlikte sandal ağacı, çitlenbik, pırnar gibi, delice (yabani zeytin) gibi çalılar, yabani pırasa, gülhatmi, salep, siklamen, Manisa lalesi (anemon), çiğdem, sümbül, salep gibi bitkiler vardı. Toprağı eşelerken büyük kayrak taşlarını bile yerinden oynatan yaban domuzları, çakal ve tilkilere ait inler, köstebek yuvaları vardı.

Köylülerin korkutucu buldukları kör yılanı bile görünce sevinmiştim. Kertenkeleler kaçışıyor, kelebekler uçuşuyordu. Orada zeytin ağaçlarıyla birlikte doğal hayat vardı.

Yaz sonuna yaklaşırken bu bitkilerin bir kısmı kurudu. Ekim başında üç kez yağmur yağınca sararmış olan incir yaprakları tekrar yeşerdi, tohum bağlamış olan kekikler tekrar filizlendi ve yemyeşil yaprak verdi.

Fotoğraftaki ot ilacı atılan yerde zeytinden ve rengi solmuş kuru ottan başka bir şey gözükmezken, batı taraftaki parselde yeşermiş ayrık otları, filizlenmiş yabani pırasalar ve rengarenk siklamenler var.

Toprak pek çok canlıyı barındıran bir ekosistemdir. Doğal yaşamı yok eden bir üretim sistemini sürdürme olanağı yoktur.

(1) https://www.tarimorman.gov.tr/Sayfalar/Detay.aspx?OgeId=61&Liste=BasinAciklamalari

Tarım Çiftçi Köy ilaç