Yandex
13 Mayıs 2025 Salı
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İngiliz sömürgeci politikanın ırkçı yüzü: Churchill ve Kürtler

Halim Gençoğlu

Halim Gençoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Winston Churchill genellikle İkinci Dünya Savaşı’ndaki liderliğiyle ve Nazi Almanyası’na karşı direnişiyle anılır. Ancak, Britanya İmparatorluğu'nun sömürgeci politikalarının sürdürücüsü olarak görev yaptığı dönemlerdeki uygulamaları, özellikle Orta Doğu, Hindistan ve Afrika'daki halklar açısından çok daha karanlık bir portre çizer. Churchill’in özellikle 1920’lerde Irak’ta Kürt isyanlarını bastırmak için zehirli gaz kullanımını savunması, onun sömürge halklarına karşı yaklaşımını ortaya koymaktadır. Bu makale, Churchill’in Irak’taki politikalarıyla birlikte Hindistan, Afrika ve Filistin’deki ırkçı ve baskıcı tutumlarını da ele alarak, Batı’nın “özgürlükçü lider” imgesini sorgulamayı amaçlamaktadır.

IRAK VE KÜRTLERE KARŞI KİMYASAL SİLAH KULLANIMI

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Birleşik Krallık, 1920’de Irak’ı manda yönetimi altına aldı. Bu dönemde Kürt bölgelerinde artan direniş hareketleri, hem İngiliz sömürge yönetimine hem de merkezi Irak hükümetine karşı ciddi bir tepkiyi temsil ediyordu. Bu ayaklanmalar karşısında İngiliz hükümeti sert önlemler aldı. Churchill, bu süreçte Savaş Bakanı (Secretary of State for War) ve kısa süre sonra Hava Kuvvetleri Bakanı (Secretary of State for Air) olarak görev yapmıştı. Karar alma sürecinde etkili bir konumda bulunan Churchill, Kürt isyanlarını bastırmak için geleneksel askeri yöntemlerin ötesine geçmeyi savundu.

Churchill’in resmi yazışmalarında şu çarpıcı ifadelere yer verildiği bilinmektedir:

“Ben bu barbarlara karşı zehirli gaz kullanılmasından yanayım. ‘Medeni olmayan kabileler’e karşı kullanılmasında ciddi bir ahlaki engel görmüyorum.” (Churchill, 1919)

Burada geçen “medeni olmayan kabileler” ifadesiyle, Kürt aşiretleri ve İngiliz yönetimine direnen diğer yerli halklar kastediliyordu. Bazı tarihçiler, bu gazların deneme aşamasında kullanıldığını belirtse de sahada sistematik bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı halen tartışmalıdır. Ancak Churchill’in önerileri ve bu önerilerin ciddiyetle değerlendirilmiş olması bile, dönemin sömürgeci zihniyetinin bir göstergesidir.

HİNDİSTAN'DA AÇLIK BASKI VE IRKÇILIK

Churchill’in Hindistan politikaları da benzer şekilde büyük eleştirilere konu olmuştur. 1943 yılında Bengal’de yaklaşık 3 milyon insanın hayatını kaybettiği büyük kıtlık sırasında Churchill’in tutumu, birçok tarihçiye göre felaketin boyutlarını artırmıştır. Tahıl sevkiyatları bilinçli şekilde başka bölgelere yönlendirilmiş, yerel yöneticilerin yardım talepleri ise küçümsenmiştir.

Churchill, Hintleri aşağılayıcı ifadelerle tanımlamış, onları “boşa üreyen tavşanlar” olarak görmüş ve İngiliz tahakkümüne itiraz eden liderleri sürekli küçümsemiştir. Mahatma Gandhi hakkında kullandığı “yarı çıplak fakir adam” ifadesi, onun Hint halkına yönelik kibirli ve ırkçı tutumunun bir yansımasıdır.

AFRİKA VE FİLİSTİN’DE SÖMÜRGECİ TUTUMLAR

Churchill’in Afrika’daki sömürge halklarına yönelik politikaları da benzer bir zihniyetin izlerini taşır. Güney Afrika’da Boer Savaşı sırasında esir kamplarında yaşanan insan hakları ihlalleri ve yerli halka yönelik baskılar, Churchill’in askeri ve siyasi rolünü sorgulatan olaylardandır. Afrika’nın yerli halklarını “medeniyetin gerisinde kalmış topluluklar” olarak nitelendiren Churchill, beyaz üstünlüğünü savunmuş ve imparatorluk düzeninin korunması adına şiddeti meşru görmüştür.

Filistin'de ise 1920’lerdeki Arap-Yahudi çatışmalarına karşı Britanya mandası altındaki yönetim sırasında uyguladığı politikalar, Arap halkının taleplerini görmezden gelen ve Yahudi yerleşimlerini destekleyen bir çizgide ilerlemiştir. Bu tutum, bölgede uzun sürecek olan çatışma ortamının temellerini atmıştır.

ÇİFTE STANDARTLI BİR MİRAS

Churchill’in farklı coğrafyalarda yürüttüğü sömürgeci politikalar, onun yalnızca Nazi karşıtı kahraman değil, aynı zamanda emperyalist bir lider olduğunu göstermektedir. Özgürlük ve demokrasi söylemleri, yalnızca Batı dünyası için geçerli kılınırken, “medeniyet” dışı sayılan halklar için baskı, şiddet ve hatta kimyasal silah kullanımı gibi yöntemler meşru görülmüştür. Kürtlere karşı zehirli gaz kullanımı önerisi, bu zihniyetin en çarpıcı örneklerinden biridir.

Churchill’in mirası, bu nedenle yalnızca Avrupa’nın değil, sömürgeleştirilmiş halkların da gözünden değerlendirilmeli; tarihsel adalet ve hafıza açısından çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alınmalıdır.

Churchill