MEDYANIN HALLERİ... Medeniler kafatası iade ederken…
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack bir süredir bölgede dolanıyor. HAMAS ve Hizbullah’ın silahsızlanması başta olmak üzere bölgeye İbrahim Anlaşmalarını dayatmaya çalışan Barrack, Suriye’de de “Federasyon değil ama herkesin kendi bütünlüğünü, kendi kültürünü, kendi dilini ve İslamcılık tehdidine karşı kendisini koruduğu, ona yakın bir şey.” diyerek adem-i merkeziyetçiliği işaret etti.
Barrack son olarak da Lübnan’da gazetecileri ve insanları aşağıladı: “Medenice davranın, hayvanca değil. Bu bölgenin sorunu da bu.”
BATI’DAKİ EN ESKİ MEDENİ KAVRAMI
Medeni, şehirli demek. Medeniyet de oradan türüyor. Medine’den geliyor. İbn-i Haldun da hadâre kelimesini kullanır. Batı dillerinde “medeniyet” karşılığı civilisation. Medeni demek de “civil”. Bugün Türkçede kullandığımız sivil kavramı buradan geliyor. O da Latinceden gelme. Civis, şehirli demek. Civil, medeni, hukukla ilgili demek. “Çevrimci Etimoloji Sözlüğü”ne göre (etymonline.com), "Barbar değil, medeni" anlamına gelen bu terim 1550'lerden kalmadır. Oxford İngilizce Sözlüğü'nde medeni hukuka ilişkin en eski kanıt, şair ve hukukçu William Warner'ın 1584 tarihli yazılarında yer almaktadır. Yani bugün Batı’nın “medeni” kavramı 1500’lerden önce ortaya çıkmış değildir. Yine Oxford İngilizce Sözlüğü'nde sivil topluma ilişkin en eski kanıt, çevirmen John Trevisa'nın 1387'den önceki bir çevirisinde yer almaktadır. Dikkat edilirse en eski kaynak bir çeviridir.
Biz ise medeni kelimesini Berke Fakîh’in 1387’de yazdığı İrşadü'l-Mülûk ve's-Selâtîn’te görebiliyoruz.
BATI MEDENİYETİ DOĞU’NUN
YARATTIĞI DEĞERLER ÜZERİNE İNŞA EDİLDİ
Konumuza dönersek kim medeni kim değil görmek istiyorsak tarihe bakmak yeterli.
Kızılderili katliamlarından Afganistan, Irak’ın işgaline, Guantanamo’dan Ebu Garip’e hayvanca davranan biri varsa o da bu emperyalist barbarlardır. Kendilerine baksalar kandan başka bir şey göremezler.
Bu bölge, uygarlık ve medeniyetin beşiğidir. Medeni diye övündükleri Batı kültürü, Asya ve Batı Asya medeniyetinin yarattığı değerler üzerine inşa edilmiştir. Barrack bunun için şükredeceğine, utanmazca sözler söylüyor.
KAFATASLARIYLA
İNŞA EDİLEN ‘MEDENİYET’
Çok övündükleri “medeni” Batı’dan daha yeni yaşanan bir manzara sunalım size.
Daha önceki gün Fransız Le Monde’da çıkan bir haber: “Fransa, sömürge döneminden kalma üç kafatasını Madagaskar'a iade etti; bunlardan birinin başı kesilmiş bir krala ait olduğuna inanılıyor.”
Devamı şöyle:
“Fransa, sömürge döneminden kalma üç kafatasını 26 Ağustos Salı günü Madagaskar'a iade etti. Bunlar arasında, 1897'de Fransız ordusu tarafından bir katliam sırasında başı kesilen Madagaskar kralı Kral Toera'nın kafatası da bulunuyor. Agence France-Presse'e göre, Sakalava etnik grubuna ait üç kafatası, salı günü Fransız Kültür Bakanlığında düzenlenen bir törenle sembolik olarak Madagaskar yetkililerine teslim edildi. Kafatasları, 31 Ağustos'ta toprağa verilmek üzere adaya geri dönecek.
“Antananarivo'nun yıllarca sahiplendiği kralın kafatası, şimdiye kadar yüzlerce Madagaskarlı insan kalıntısıyla birlikte Paris'teki Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nde saklanıyordu. Kral Toera, sömürgeciliğin ilk günlerinde, Fransız sömürge birliklerinin Menabe'nin eski kraliyet başkenti Ambiky'de düzenlediği ölümcül bir saldırı sırasında öldürülmüş ve ardından ganimet olarak Fransa'ya götürülmüştü.”
EMPERYALİZMİN TABUTUNUN
BAŞINDA GÖZ YAŞI DÖKECEKLER
Medeni Batı, müzelerinde sömürgelerinde kestiği insan kafalarını sergiliyor. Şimdi onları geri vermek zorunda kalıyor.
Mehmet Âkif’in “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” dizeleri bugüne ışık tutuyor.
İnsanlık mücadeleleri karşısında dişleri gittikçe sökülen emperyalizm, son şımarıklıklarını yapıyor.
Bugün Yükselen Asya Uygarlığı, emperyalizmin tabutuna son çivileri çakıyor.
İnsanlığa yenilecekler ve çöken imparatorluklarının enkazı başında gözyaşı dökecekler.
***
Suriye’de De Facto ve De Jure
ÖZAY ŞENDİR-MİLLİYET
Diplomaside De Facto ve De Jure kelimeleri çok kullanılır.
Irak kağıt üzerinde tek bir ülke durumunda, yasaları öyle söylüyor, bu De Jure örneği.
Buna karşın Irak, etnik temellere dayalı anayasası, Kuzey’de Kürt, Güney’de Şii etki alanlarıyla bölünmüş bir ülke. Bu da De facto durum.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack’ın Suriye için masaya koyduğu “Federasyonun biraz altı” tanımlaması aslında Suriye de Irak gibi olsun demektir.
Washington ağzındaki baklayı çıkardığına göre, ABD bu planın Türkiye içerisinde ve dışarısındaki etkilerini göğüslemeye hazır demektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün Malazgirt’te kurduğu “Kendine yabancı patron arayanlarsa eninde sonunda kaybedecek” mesajı çift alıcılı bir mesajdır.
Mesajın bir tarafı elbette SDG’ye ama diğer tarafı da bölgede patronluğa soyunan ülkeleredir.
Yanlış politikaların ve oldu bitti çabalarının Suriye sahasında bir sonucu olmaz ama başka sonuçları olur.
***
Kalem, kelam, kılıç ve ‘Federasyonun biraz altı’…
NEDRET ERSANEL-YENİ ŞAFAK
“Bir federasyon değil ama onun ‘biraz altında’, herkesin kendi bütünlüğünü, kendi kültürünü, kendi dilini korumasına izin veren ve İslamcılık tehdidi olmayan bir yapı düşünülmeli”…
Bak sen!
Yerli-yabancı basın organları bu cümleleri tırnak içi ve hemen aynı biçimde paylaşıyorlar. Belki tam böyle söylemedi ya da tashih etmek veya açmak isteyebilir Sayın Büyükelçi/Temsilci ama bu veya benzeri ifadeler Türkiye’yi çok rahatsız eder! Artı, bunlara şerbetliyiz biz. Arkasının kötü geleceğini bilecek kadar da müktesebatımız, tecrübemiz var. Hem Ortadoğu hem terörle mücadelede. Bu yüzden, yok, “herkesin kendi bütünlüğünü koruması”, “federasyon değil, biraz altında” gibi ifadeler, bize sövülüyormuş gibi gelir…
Öyle gelir çünkü, içerdiği sinsi tuzak yüzünden değil, bizi bunu göremeyecek veya buna ikna olacak kadar aptal yerine koyduğu için!
Mesela, “ne kadar altında”?..
“Biraz” dediği için kendisi de bilmiyor derinliğin ne kadar olması gerektiğini. Fakat ‘yüzeye’ yakın gibi. Kendi dilinden anlatalım…
Amerikalıların bir deyimi var; “six feet under”. Bu isimle bir dizi de Türkiye’de popüler olduğu için pek çok kişi aşina olabilir…
Düz çevirirseniz, “altı feet toprağın altında” demek. Feet, 30,48 cm’lik uzunluk/ölçü birimi. İngilizcede bu ifade, “ölmek, gömülmek” anlamında mecazi bir deyim. Onların yerleşik mezar derinliği bu kadar. Birisi için bu deyim kullanıldığında, “o artık hayatta değil, toprağın altında” anlamına gelir.
İşte, Barrack’ın “biraz altında” dediği, Türkiye için, “altı feet altındadır”! Yani ölüdür. Değilse de öldürürüz…
Cumhurbaşkanı’nın dün Malazgirt Zaferi’nin kutlamalarında yaptığı ikazın özü de o; “Kılıç kınından çıkarsa, kaleme ve kelama yer kalmaz”…