Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ne oluyor

Güneş Batum

Güneş Batum

Site Yazarı

A+ A-


Ekranda bir hanımefendi.

Sesini yumuşatıyor,

ben bir hukukçuyum ve mesleğim harici yorum yapamam,

evet ölen çocuk çok masum
ama suçu işleyen de bir çocuk.

Bu sözlerim bazılarını rahatsız etse dahi, bir hukukçu olarak
bunu söylemek zorundayım diyor.

Program sunucusu adeta hak sahibi, adeta bilirkişi.

Sanırsınız hukuk, sosyoloji psikiyatri dahil bir çok ilim ve bilimi hani adeta yemiş yutmuş.

Ben böyle düşünmüyorum
on beş yaşında birisi suç işliyorsa, ona çocuk diyemeyiz diyor.

Uzun ille de sarı saçları,

belli ki estetikten geçmiş
dolgun hatta balon dudakları ile

eminim spor yapıp
yeme içmesine dikkat ediyor

ama işinin gereği ekranda bir yönlendirme yapmaması gerektiğini,

duygularını böyle kolayca

ortaya koymaması gerektiğini dahi bilemiyor.

Zaten ekrandaki sunucuya baktığınızda bir
magazin programı izlediğinizi düşünebilirdiniz.

Oysa önemli ve ciddi gündem konuları ele alınıyor.

TEK TİP

Şekilci ya da tutucu değilimdir.

Ama bir yaz günü, öğle saati

bir arkadaşınızla yemek buluşmasına gittiğiniz kıyafet

ile ekran kıyafetiniz aynı olmamalıdır.

Biraz merak edip eldeki akıllı telefonlardan bile baktığınızda görürsünüz ki

dünyanın en bilindik

en köklü televizyon kanallarında

program veya haber sunucuları belirli bir ciddiyet içinde görünür,

dekolte sayılabilecek giyim kuşam içinde olmazlar.

Çünkü televizyonculuk ciddi bir iştir ve

önemli bir kamu görevidir.

Eğlence, magazin programı sunarken

renkli olmanız hatta dekolte giymeniz anlaşılabilir ama

bunun dışındaysanız ciddiyetinizi ve objektifliğinizi ihmal edemezsiniz.

Eskilerin deyimi ile adap, edep ve önce saygı.

İyi örneklerimiz de az değil,

ama zarfa önem verip mazrufa bakmayanlar

şiddet ve öfke atmosferinin ateşini bilerek ya da
bilmeyerek körüklediklerinin bile farkında olamıyorlar.

NEREDE YETKİLİLER?

Herkes cezalardan bahsediyor

git gide artan linç kültürü ile.

Elbette cezalara rehabilitasyona yönelik uygulamalar daha iyi düzenlenmelidir.

Ama suça yönelen bu çocuklar kim?
Ne oluyor da gençler bu suçları işliyor?

Bu çocukların beyinlerini kim zehirliyor?

Dijital dünya insanları şiddete alıştırıyor ve hepimizi adeta esir alıyorsa

varın siz düşünün çocukları ve gençleri nasıl bu kadar kolayca zehirleyebiliyor diye.

Televizyon ekranlarında yer bulabilen uzmanlar,

dijital platformlarda yer alan oyun ve dizilerle

bu çocukların yaptığı eylemler birebir örtüşüyor,

çocuklar buralarda gördüğü yanlış karakterleri benimsiyor örnek alıyor diyor.

İyice kontrolden çıkan sosyal medya eliyle bilhassa lider ruhlu çocuklar keşfediliyor ve adım adım suça sürükleniyorlar.

Uzmanlar tehlikeleri anlatıyor

ama hız çağının koşturan insanı olarak bizler

birbirimizle didişirken

mazrufa değil zarfa bakarken

çocuklarımız acaba ne halde?

Eskiden saygı önce gelirdi.

Büyük bilinirdi ama küçük de sevilir sahiplenilirdi.

Eti senin kemiği benim denirdi öğretmenlere.

Zaten çoğu da birer anne birer baba gibiydi.

Komşunun küçük çocuğu sokağa çıksa

sokağın abileri vardı ona göz kulak olan.

Toplanılır basketbol oynanırdı

Ya da misket.

Kızlar da evcilik.

Mahalle ve komşu kültüründe yalnız değildi çocuklar.

Şimdi her şeyimiz var.

Herkesin elinde en pahalısından cep telefonu

hem de çoluk çocuk.

Modern olacağız diye diye

ne gelenek ne görenek

ne saygı kaldı elimizde,

ne ideal ne inanç.

Sokaklar dolusu yalnızlığın girdabında insanlar

yok edilirken aile kavramı.

Kutu kutu üst üste beton yaşamlarda sarıldık dijital dünyaya.

Dizi mecraları, sosyal medya derken

bağımlı olduk bir şeylere

farkına varmadı

suça dahil oldu

bir çok çoluk çocuk.

HER ÇOCUK BİZİM

Tamam ailelere çok iş düşüyor

ama ya yöneticiler?

Hadi ana muhalefet kendi dertleriyle meşgul

ya hükümetimiz ne yapıyor?

Göremiyorlar mı ki,

bu çocuklara sahip çıkılamıyor?

Kalabalık kadrolar,

hepsinin elinde her türlü olanak

hepsinin altlarında ultra lüks arabalar,

vip uçuşlarla

arada bazı seminerlerde görünmek

ya da bir iki basın açıklaması dışında

sahi başkaca ne yapıyorlar

ülkemizin geleceği,

en önemli bekası çocuklarımız için?

Ev genci diye bir kavram (NEİY)

Ne çalışmak ne okumak istemeyen gençler.

Avrupa’da ilk sıradayız.

İnternet kullanımı desen dünyada ilk sıralardayız.

Peki o halde halen bazı yasalar neden çıkmaz?

Mesela sosyal medya kullanımında yaş kısıtlaması.

Neden geçilmez bir seferberlik haline?

Nasılsa her olumsuzlukta

fatura çıkıyor

Recep Tayyip Erdoğan’a.

Sen boşver gerisini,

gel beriye diyordur

şimdi birileri.

Ama iyi bilsinler ki

bizimdir bu çocukların her biri

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları