Ne oluyor
Ekranda bir hanımefendi.
Sesini yumuşatıyor,
ben bir hukukçuyum ve mesleğim harici yorum yapamam,
evet ölen çocuk çok masum
ama suçu işleyen de bir çocuk.
Bu sözlerim bazılarını rahatsız etse dahi, bir hukukçu olarak
bunu söylemek zorundayım diyor.
Program sunucusu adeta hak sahibi, adeta bilirkişi.
Sanırsınız hukuk, sosyoloji psikiyatri dahil bir çok ilim ve bilimi hani adeta yemiş yutmuş.
Ben böyle düşünmüyorum
on beş yaşında birisi suç işliyorsa, ona çocuk diyemeyiz diyor.
Uzun ille de sarı saçları,
belli ki estetikten geçmiş
dolgun hatta balon dudakları ile
eminim spor yapıp
yeme içmesine dikkat ediyor
ama işinin gereği ekranda bir yönlendirme yapmaması gerektiğini,
duygularını böyle kolayca
ortaya koymaması gerektiğini dahi bilemiyor.
Zaten ekrandaki sunucuya baktığınızda bir
magazin programı izlediğinizi düşünebilirdiniz.
Oysa önemli ve ciddi gündem konuları ele alınıyor.
TEK TİP
Şekilci ya da tutucu değilimdir.
Ama bir yaz günü, öğle saati
bir arkadaşınızla yemek buluşmasına gittiğiniz kıyafet
ile ekran kıyafetiniz aynı olmamalıdır.
Biraz merak edip eldeki akıllı telefonlardan bile baktığınızda görürsünüz ki
dünyanın en bilindik
en köklü televizyon kanallarında
program veya haber sunucuları belirli bir ciddiyet içinde görünür,
dekolte sayılabilecek giyim kuşam içinde olmazlar.
Çünkü televizyonculuk ciddi bir iştir ve
önemli bir kamu görevidir.
Eğlence, magazin programı sunarken
renkli olmanız hatta dekolte giymeniz anlaşılabilir ama
bunun dışındaysanız ciddiyetinizi ve objektifliğinizi ihmal edemezsiniz.
Eskilerin deyimi ile adap, edep ve önce saygı.
İyi örneklerimiz de az değil,
ama zarfa önem verip mazrufa bakmayanlar
şiddet ve öfke atmosferinin ateşini bilerek ya da
bilmeyerek körüklediklerinin bile farkında olamıyorlar.
NEREDE YETKİLİLER?
Herkes cezalardan bahsediyor
git gide artan linç kültürü ile.
Elbette cezalara rehabilitasyona yönelik uygulamalar daha iyi düzenlenmelidir.
Ama suça yönelen bu çocuklar kim?
Ne oluyor da gençler bu suçları işliyor?
Bu çocukların beyinlerini kim zehirliyor?
Dijital dünya insanları şiddete alıştırıyor ve hepimizi adeta esir alıyorsa
varın siz düşünün çocukları ve gençleri nasıl bu kadar kolayca zehirleyebiliyor diye.
Televizyon ekranlarında yer bulabilen uzmanlar,
dijital platformlarda yer alan oyun ve dizilerle
bu çocukların yaptığı eylemler birebir örtüşüyor,
çocuklar buralarda gördüğü yanlış karakterleri benimsiyor örnek alıyor diyor.
İyice kontrolden çıkan sosyal medya eliyle bilhassa lider ruhlu çocuklar keşfediliyor ve adım adım suça sürükleniyorlar.
Uzmanlar tehlikeleri anlatıyor
ama hız çağının koşturan insanı olarak bizler
birbirimizle didişirken
mazrufa değil zarfa bakarken
çocuklarımız acaba ne halde?
Eskiden saygı önce gelirdi.
Büyük bilinirdi ama küçük de sevilir sahiplenilirdi.
Eti senin kemiği benim denirdi öğretmenlere.
Zaten çoğu da birer anne birer baba gibiydi.
Komşunun küçük çocuğu sokağa çıksa
sokağın abileri vardı ona göz kulak olan.
Toplanılır basketbol oynanırdı
Ya da misket.
Kızlar da evcilik.
Mahalle ve komşu kültüründe yalnız değildi çocuklar.
Şimdi her şeyimiz var.
Herkesin elinde en pahalısından cep telefonu
hem de çoluk çocuk.
Modern olacağız diye diye
ne gelenek ne görenek
ne saygı kaldı elimizde,
ne ideal ne inanç.
Sokaklar dolusu yalnızlığın girdabında insanlar
yok edilirken aile kavramı.
Kutu kutu üst üste beton yaşamlarda sarıldık dijital dünyaya.
Dizi mecraları, sosyal medya derken
bağımlı olduk bir şeylere
farkına varmadı
suça dahil oldu
bir çok çoluk çocuk.
HER ÇOCUK BİZİM
Tamam ailelere çok iş düşüyor
ama ya yöneticiler?
Hadi ana muhalefet kendi dertleriyle meşgul
ya hükümetimiz ne yapıyor?
Göremiyorlar mı ki,
bu çocuklara sahip çıkılamıyor?
Kalabalık kadrolar,
hepsinin elinde her türlü olanak
hepsinin altlarında ultra lüks arabalar,
vip uçuşlarla
arada bazı seminerlerde görünmek
ya da bir iki basın açıklaması dışında
sahi başkaca ne yapıyorlar
ülkemizin geleceği,
en önemli bekası çocuklarımız için?
Ev genci diye bir kavram (NEİY)
Ne çalışmak ne okumak istemeyen gençler.
Avrupa’da ilk sıradayız.
İnternet kullanımı desen dünyada ilk sıralardayız.
Peki o halde halen bazı yasalar neden çıkmaz?
Mesela sosyal medya kullanımında yaş kısıtlaması.
Neden geçilmez bir seferberlik haline?
Nasılsa her olumsuzlukta
fatura çıkıyor
Recep Tayyip Erdoğan’a.
Sen boşver gerisini,
gel beriye diyordur
şimdi birileri.
Ama iyi bilsinler ki
bizimdir bu çocukların her biri