Sanat yalan mıdır?
Pablo Picasso’ya göre, “Sanat bir yalandır, ama bizi gerçeği fark etmeye götüren bir yalandır.” Özellikle TV dizi filmlerinde ve sinema filmlerindeki karakterler veya olayları ‘hakikat’ zannedenlerden ve Picasso’nun sözünden yola çıkarak bu makalemde sanat eserlerinin hakikat ve yalanla ilişkilerini inceledim. Sanatın hakikate ne kadar yaklaştığı, hatta onu nasıl çarpıttığı yüzyıllardır tartışılan bir meseledir. Sanat eseri, gördüğümüzü düşündüğümüz şeyin aslında ne kadar soyut ve göreceli olduğunu hatırlatır.
DİL, SAHNE VE FİLM SANATLARINDA HAKİKAT VE YALAN
Edebiyat, tiyatro oyunu ve opera gibi metinlere dayalı sanat dallarında yalan güçlü bir araçtır. Shakespeare’in “Tüm dünya bir sahnedir” sözündeki gibi, tiyatro oyunu yaşamı taklit eder, ama sahne üstünde olanlar hakikat değildir. Tolstoy, “Sanat Nedir?” adlı kitabında sanatın, izleyicide ahlaki bir duygu uyandırdığı sürece hakikate hizmet ettiğini savunur. Ona göre sanat, duyguyu bulaştırır ama araçları kurgudur, yani bir tür yalandır.
Yine metinlere dayalı ancak birçok teknolojik araç ile stüdyolar, platformlar ve bilgisayar yazılımlarıyla senaryo denilen metinlere dayalı olarak üretilen filmler için senarist, yönetmen ve eleşirmen Jean-Luc Godard’ın “Sinema, saniyede 24 kez yalan söylemektir” sözü her şeyi anlatır. Sahne sanatlarında olduğu gibi, filmlerde de birçok dekor, kostüm ve karakterler hakikatin kendisi değil, canlandırılması, temsilidir.
GÖRSELLERE İŞLENEN YALAN
Realist veya hiper-realist resimler veya heykeller, hakikat midir? Tersine soyut görseller daha mı gerçektir? Realist sanat, gözle görebildiğimiz dünyayı taklit eder. Soyut sanat ise gözle göremediğimiz iç dünyamıza ayna tutar. Sanat eseri tam da bu yüzden, yalanla dokunmuş bir hakikattir. Çünkü bazen bir yalan, hakikati anlatmanın en dürüst yoludur. Özellikle hiper-realist görsellerde birebir hakikate benzeyen bir şey, gerçekten sanat mıdır, yoksa sadece ustalık gösterisi midir? Estetik olsun ya da olmasın tabii ki sadece ustalık/beceri gösterisidir.
Aslında karikatürlerdeki çizimler, çizerlerin becerileri ve çizim biçimlerine göre ne kadar hakikat veya değilse tüm görsel sanat eserleri de öyledir. Görsel sanat eserleri hakikatte olan veya olmayanı estetik olarak temsil eder, ama hakikatin kendisi değildir. Filmlerdeki karakterlerde olduğu gibi.
İnsan yaratımına dair resim ve heykel gibi yaratıma dayanmayan fotoğrafın (teknik açıdan) hakikati birebir yansıttığı düşünülür. Ancak Steve McCurry’nin ikonik “Afgan Kızı” fotoğrafı, bu algının sorgulanmasına neden olmuştur. Fotoğraftaki kızın gözlerindeki ifade, yaşanmış acının simgesi olarak gösterilmiştir. Fakat o anın bağlamı dışındaki kullanımı, görüntünün ne kadar ‘kurgusal bir hakikate’ hizmet edebileceğini gösterir.
MÜZİK, GERÇEĞİN SESİ Mİ, USTA BİR YALAN MI?
Seslere dayalı olup işitildiğinde algılanan müzik sanatlarında müzik eseri sözsüz olduğunda bile duygu yaratır, hikâye anlatır. Ama bu duyguların ve hikâyelerin çoğu hakikat değil; estetik bir yalandır. Besteci ya da icracı, bir duygu durumunu canlandırır ama bu, o an gerçekten hissedilenden farklı olabilir. Müzik eseri, duygularımızı harekete geçirir ama çoğu zaman bizi olmayan bir ana inandırır. Sözsüz bir melodiyle geçmişimizi hatırlar, hiç yaşamadığımız bir aşkı özleriz.
Müzik eseri, gerçek olmayan bir şeyle gerçek bir his uyandırır, böylece sanatın yalanla kurduğu o büyülü ilişki tam da burada yankılanır. Müzik sözlerle, tiyatro oyunu, dans ve opera gibi sahne sanatlarıyla birleştiğinde, daha etkili veya estetik olarak algılansa da yine de hepsi kurgudur. Şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Taylor Swift’in “Bir şarkı yazarken yaşamadığım bir acıyı anlatabilirim ama önemli olan onu yaşanmış gibi hissettirebilmektir” sözü sanatçının yaşamadığı hakikati yansıtabilmesine, duygu manipülasyonuna dair iyi bir örnektir.
Bağımsız müzik ve şarkılardan ayrı olarak müziğin görüntüyle ilişkisinde, film müzikleri de görüntüyü yöneten duygu manipülasyonudur. Korku filmi izlerken müzik kesildiğinde sahne etkisizleşir. Aksiyon sahnelerindeki gerilimi ya da aşk sahnelerindeki duyguyu çoğu zaman yaratan görüntü değil, müziktir. Bu da müziğin nasıl bir ‘duygu simülasyonu’ sunduğunu gösterir.
SONUÇ: SANAT YALAN MI, HAKİKATİN TA KENDİSİ MİDİR?
Sanat bir yalandır, evet. Ama bu yalan, salt kandırmak için değildir. Sanatın yalanı, hakikati daha derin, daha çarpıcı ve bazen daha dürüst bir şekilde eserlerle sunar. Sanat, hakikatin çıplak ve kaba haliyle değil, insan ruhuna dokunan haliyle ilgilidir. Kısaca, sanat, bizi kandırarak uyandırır. Ve belki de bu yüzden, en değerli yalan odur.
Sanatın amacı, artık çoğu sanatçının görüşüne göre ‘olanı göstermek’ değil, ‘olanı sorgulatmak’tır. Realist bir resim “bak ne kadar gerçekçi” derken, soyut bir resim “gerçek dediğin nedir ki?” diye sorar. Bu da bizi başa döndürür: Sanat bir yalandır, çünkü hiçbir zaman gerçeğin birebir yansıması olamaz. Ama bu yalan, bizi gerçekle ilgili daha derin sorulara götürür.