Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yerelden uluslararasına Türkiye’de sanat

Seyit Yöre

Seyit Yöre

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye, sanat tarihinde tüm sanat dallarıyla her zaman bir köprü olmuştur. Gelenekle yenilik ve yerelle uluslararası arasında kurulan bu köprü, tüm sanat dallarında kendini göstermektedir. Bu Anadolu’nun çok kültürlü geçmişinden dijital sanata uzanan bir yolculuk. Türkiye’nin sanattaki önemi, sadece geçmişinden değil, farklı kültürlerin kesişiminde ürettiği yeni eserlerden de gelmektedir. Hem yerel hikâyelerin uluslararası dile çevrilmesi, hem de küresel sanat anlayışının Anadolu’nun motiflerine uyarlanması, ülkenin sanatta özgün bir pozisyon almasını sağlıyor. Antik Anadolu, Yunan, Roma ve Osmanlı desenleri bir dijital sanatçının algoritmalarıyla yeniden yaratılabiliyor. Bu çeşitlilik, Türkiye’yi hem bir sanat yaratım alanı hem de kültürler arası bir buluşma noktası olarak konumlandırıyor.

YERELDE SANAT ÇALIŞMALARI

Anadolu’nun her köşesinde, popüler kültür ve zanaata yönelik olmayan yerel festivallerle atölyeler süregelen sanatsal mirası güncel tutuyor. Birçok il ve ilçede bir taraftan sanat atölyeleri bir taraftan sergiler ve festivaller düzenlendiğini gözlemliyoruz. Ülkenin farklı bölgelerinde kurulan sanat atölyeleri ve kültür evleri, genç sanatçılara yaratım ve uygulama alanı sağlıyor. Yerel müzik atölyeleri, halk müziğinden jazz ve klasik müziğe uzanan geniş bir yelpazede hem eğitim hem de sahne deneyimi sunuyor. Görsel sanat atölyeleri ise resim, heykel, dijital illüstrasyon ve fotoğraf gibi alanlarda genç yeteneklerin üretimlerini destekliyor. Bu ortamlar, sanatın gündelik hayata dâhil olmasına ve yerel topluluklarla bağ kurmasına katkıda bulunuyor. Türkiye’de son yıllarda sanat üretimi, yalnızca metropollerde değil, bazı sanatçıların ilçe ve köylere yerleşmesinin de etkisiyle bölge merkezlerinde de artıyor. Bu çalışmaların bazıları yerelden bölgesel ve ulusal alana ulaşmaktadır.

ULUSLARARASI SAHNEYE AÇILAN KAPI

Türkiye, uluslararası sanat sahnesinde uzun süredir varlık gösteriyor. Bienaller, sanat fuarları ve kültürel değişim programları, hem yerli sanatçıların yurtdışına açılmasına hem de yabancı sanatçıların Türkiye’de üretim yapmasına olanak tanıyor. Yerli sanatçılar yurtdışındaki kültür kurumları ve sergiler aracılığıyla eserlerini uluslararası koleksiyonlara dahil edebiliyor. Bu çalışmalar sanatçıların bireysel çabaları, girişimleri, varsa sosyal ve ekonomik sermayeleri sonucu olabilmektedir. Tüm bu olumlu görünen süreçte bazı sanatçılar sosyal sermayelerinin yetersizliğinden dolayı ulusal ve uluslararası sanat etkinlikleri içine girememektedir. Bunun gibi olumsuzlukların giderilmesi sanat camiasının çözmesi gereken bir sorundur. Yanı sıra, Türkiye’nin bazı yurt dışı konsoloslukları sanatsal çalışmaları desteklerken bazıları da hiç ilgilenmemektedir. Türkiye sanat aracılığıyla yapılabilecek kültürel diplomasi alanında çok gerilerdedir. Türkiye’nin tüm büyükelçilik ve konsolosluklarının bu bağlamda girişimi ve çabası olması beklenir.

TOPLUM VE SANAT İLİŞKİSİ

Saydığım ve olumlu görünen tüm bu sanatsal canlılığa ve uluslararası başarıya karşın, Türkiye’de sanata olan ilgi nüfusa oranla hâlâ çok düşük seviyededir. Niteliği sorunlu olmakla birlikte Türkiye’deki güzel sanatlar liseleri ve tüm üniversitelerde yer alan sanat eğitimlerine rağmen, -popüler kültüre yönelik etkinliklerin dışında- toplumun sanatla ilişkisinin öncelikleri arasında olmaması nedeniyle dünya ortalamasının altında kalmaktadır. Genel eğitim içinde sanat derslerinin yeterli süre ve içerikle olmaması, çocuklar ve gençlerin sanata olan ilgisini erken yaşta köreltmektedir.

Bunun nedenleri arasında ekonomik koşullar, sanat mekânlarının coğrafi dağılımındaki dengesizlik, kültürel alışkanlıkların sınırlılığı ve sanatın bazı kesimlerce hâlâ “ulaşılamaz” bir alan olarak görülmesi sayılabilir. Özellikle Kovid-19 salgınıyla birlikte sosyal medyadan kaynaklı insanların içe dönüp yalnızlaşmasına depremler, yangınlar ve birçok afet de eklenince sanat akla gelen bir unsur olamamaktadır.

Yerelden ulusala, ulusaldan uluslararası sahneye uzanan Türkiye’de sanat hikâyesi, büyük bir potansiyele sahiptir. Fakat bu potansiyelin hayata geçmesi, sadece üretim ve eğitimle değil, izleyici ve katılım kültürünün güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır. Sanatın toplumsal yaşamın doğal bir parçası haline gelmediği sürece, hep eksik kalacak. Çocuğundan yaşlısına önceliği para kazanma olan toplumlarda sanat da sadece sınırlı toplumsal ilgiye sahiptir.

Kültür Sanat