Sosyal medya sizin kişiliğinizi ele geçiremez
Sosyal medyanın bu gücünü nereden aldığını siz anlayabiliyor musunuz?
Ortaya bir bilgi atılıyor.
Öyle tuhaf ki… normalde iki saniye düşünseniz onun yanlış olduğunu hatta çok saçma olduğunu anlayabileceğiniz bir bilgi diyelim.
Önünüze düşüyor.
Bütün eğitiminiz, o güne kadar görüp geçirdiğiniz deneyimleriniz… hepsi gidiyor.
Birden siliniyor.
Saçmanın saçması.
A aa demek bunu da yaptılar… ha!
Öyle inanıyorsunuz ki… koşullanmışsınız.
“Daha neler… bu kadar da yalan olmaz ki!!” diye bağıracağınız işler.
Şimdi teknoloji dediğimiz o müthiş buluşlar giriyor bir de yaşamımıza.
Ses, fotoğraf, görüntü her şey sanki gerçek gibi yalan yapılabiliyor.
Çok tehlikeli.
OTOMATİĞE BAĞLANMAYINIZ
Ama öylesine otomatiğe bağlanmışsınız ki hemen basıyorsunuz tuşa, paylaşıyorsunuz.
Aslında galiba sizin tuşunuza basıyorlar.
“Düşünme! Algılama! Bas gitsin…!”
Hatta ilginç bir yorum da bulup iki cümle de siz yazarsanız daha ballı börek.
Bütün zekâ ve yeteneğinizi de kullanabileceğiniz, kimsenin aklına gelmeyen parlak bir buluşunuz olursa daha da müthiş hissedeceksiniz kendinizi.
Sonuna bir “emoji” de eklerseniz amanın ne hoş…
Görev tamam.
YAYICI GÖREVLİ
Siz artık bir birey yayıcı görevlisiniz..
Yerinizi o kitlenin içinde aldınız.
Arada birkaç kez tıklandığınıza bakmalısınız.
O hazzı tatmalısınız.
Geceleri bile uyanıp bakınız. Amerika kıtasında gündüz yeni başlıyor.
Tıklanma, paylaşma artabilir.
Türkiye’de milyonlarca kişi..
Bir gün içinde bilgisayar başında geçirdiği zaman, telefonla internete bağlanılan saat… giderek artıyor.
Gündelik yaşamınız etkileniyor.
Bilgi edinme araçlarınız değişiyor.
Hekimle bile hastalığınızın teşhisi konusunda tartışabilecek kadar “bilgi sahibi” olabiliyorsunuz.
GÖRDÜM
Hele toplumun büyük bir kesiminin ilgilendiği toplumsal ve siyasi olaylar!
Siz oradasınız. Olayı yaşamışsınız. Anlatıyorsunuz.
Size inanmıyor.
“Ama sosyal medyada şöyle söylüyor…”
“Gördüm”, diyor.
Ne “gördün”??
Yazılı basında okusa hatta fotoğrafını görse yalan diyor, montaj diyor.
Ama sosyal medya başka!
Neden?
O doğrucu.
Çünkü orada “özgürlük” var.
Mutlaka doğrudur.
KULAKTAN KULAĞA BİR OYUN KADAR MASUMDU
Özgürlük kavramı da ayrı tartışma konusu elbette.
Hani eskiden çocukken kulaktan kulağa oynardık. En sonuncusundan çok komik bir şey çıkardı.
Bu öyle bir şey de değil.
Fısıltı gazetesi gibi filan da değil.
Çok ürkütücü.
Sizin kişiliğinizi bile ele geçiriyor.
Başka biri yapıyor.
Sorgulayan değil, olduğu gibi kabul eden kişiliksiz, silik…
NEDEN YAZDIM HADİ SORUN
Neden durduk yere bunlara, sardım… diye bana da sorun…
Hadi sorun!
Çünkü beni çok ürkütüyor. Yalan değil, korkuyorum.
Önümüzde zor günler var, diyoruz.
Sağlık.
Bilim.
Eğitim.
Alışveriş.
Elbette önemli.
Ama Türkiye’mizin, vatanımızın birliği, bütünlüğü, geleceği çok önemli…
Her şeyden önemli…
Dikkat… dikkat… çok dikkat edelim…
DOĞRU BİLGİ BİZE LAZIM
Her önünüze konana inanmayın.
Kışkırtıcıları ayırt edin. Sorgulayın. Soru sormadan yutmayın.
Siz siz olun!
Doğru bilgiyi de paylaşmamız gerekir, gerekecek.
Sosyal medya müthiş bir olanak. O müthiş bir araç.
Ama onun bir araç olduğunu unutmayın.
Doğru elde olmalı.
Bir iki soruyla siz mutlaka anlarsınız.
İki dakika durun… iki soru sorun!
İki dakikanıza değecek günler var önümüzde.
“Suriye’de Alevi çocuklara ‘Önce hanginizi keseyim?’ diye soruyorlar.” iddiasıyla paylaşılan görüntülerin yalan olduğu ortaya çıktı. Görüntüler 2014 yılında Lübnan’da çekildi. Videoyu çeken şahıs Lübnan güvenlik yetkililerince olayın ortaya çıkmasının ardından tutuklandı. Alevilerle konunun alakası yok. Hastalıklı bir zorbalık. Şimdi servis edilmesinin anlamı ve bir amacı var.
Bir kullanıcı, ekonomist Friedrich August von Hayek'e ait olan bir sözü, oyuncu Selma Hayek söylemiş gibi paylaştı. X’in sahibi Elon Musk, fotoğrafa “Doğru” yorumunu yaptı.