Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye-İran Kültür Yılı

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

2025 yılı Türkiye-İran Kültür Yılı. Araya savaş girince tasarlanan birçok etkinlik yapılamadı. İki ülke gerçekten kadim dost. Hani 40’ı karıştı derler ya… Aynı dönemde analarından doğanlara… Anaları aynı dönemde loğusa olanlara… Aynı dönemde kırklananlara… Birinin sütü azalsa, yetmese yavrusuna öteki ana yardıma koşanlara… Türkiye ile İran da öyle. Aynı sütten beslenmişiz belli ki… Sazımız sözümüzden tutun devrimlerimize kadar birbirine karışmış, birbirini tetiklemiş… Farsça yazan Türk şairler, Türkçe yazan İran tarihinin ünlü devlet kurucuları var… O kadar yani…

Onun için pek önemliydi bu yıl.

Şöyle bir gönül tadıyla bereketli topraklarımızın ürünleriyle doyasıya beslenmek kısmet olmadı araya savaş girince.

Ama barışın yollarını böyle döşeyeceğiz. Savaşları yine devrimlerimizle önleyeceğiz.

Türkiye-İran Kültür Yılı - Resim : 1

HAFIZ-I ŞİRAZİ ANMA KONSERİ

14 Ekim’de CSO Ada Ankara’da “Hafız-ı Şirazi’yi Anma Konseri”ne Vatan Partisi’nden kalabalık bir heyetle katıldık.

İran Millî Çalgılar Orkestrası ve Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu’nun sanatçıları gala konserinde aynı sahneydiler. Önce iki ayrı şef sonra tek şefli bir dinleti.

Nasıl da uyum halinde… Bire bin katıldı. İki ülkenin müziğinin derin kökleri bizi binlerce yıl öncesine aldı götürdü. İki orkestranın çalgı aletlerinin birbiriyle akrabalığı belli, adları ya benzer ya değil. Ama kaç çeşit bir görseniz… Hepsinin yine de ayrı tınısını dinleyip tadına varma kaygısıyla sayamadım kardeş çocuklarının sayısını…

Biz de sazın torunlarını da say say say bitmez. Yöresine göre kaç çeşit. Ama gözünüz kapalı dinlesiniz, şıp diye söylersiniz hangisi olduğunu.

İRAN MİLLÎ ORKESTRASININ KADIN SANATÇILARI

İtiraf edeyim, İran Millî Çalgılar Orkestrasını dinlerken, üç kadın sanatçısından; kanunda Mojgan Muhammadhosseini, tombakda Maryam Molla ve tarda Anahita Joz Ramazani’den gözümü alamadım. O genç yaşlarında nasıl ustalar… Kendilerine güvenliler… Nasıl yakışıyorlar… Gözleri şefte sanki bütün bedenleriyle ses olup can veriyorlar.

Türkiye-İran Kültür Yılı - Resim : 2

İKİ ÜLKEYİ BİRBİRİNE BAĞLAYAN KADİM MİRAS

Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy açış konuşmasında, 2025 Kültür Yılı kapsamında iki ülke arasında sanat, müzik, edebiyat ve sinema alanlarında yoğun bir etkileşim başladığını, yıl boyunca iki ülkede düzenlenecek konserler, sergiler, film gösterimleri ve akademik buluşmalarla, ortak kültürel mirasın yeniden keşfedileceğini belirtti.

“Yeniden keşfetmek” aslında insana acı veriyor.

Bin yıllık ortak yaratılan kültür hiç yeniden “keşfedilir” mi…

Ama öyle…

Batı merkezli kültür bombardımanı bize köklerimizi unutturmaya kalkıştı.

Hoş, zaten amacın bu olduğunu CIA istasyon şeflerinin yazışmalarından da biliyoruz.

Bu coğrafyanın kültür birikiminden doğan milletlere boyun eğdirmek kolay değildir.

Ancak köklerinden koparıp, toprağına yabancılaştırırsan… O da belki… Az sayıda, bir avuç azınlığa… Onlar da zaten kaçar giderler o pek hayran oldukları efendilerinin hizmetine.

KOMŞUMUZUN MÜZİĞİ

Geçenlerde bir arkadaşımız diyordu ki “ben hiç İran müziğini tanımıyorum…”

Öyle dondum kaldım.

Nasıl bir eksiklik, öyle değil mi…

Neyse ki sonra ekledi, azıcık kendime geldim:

“Filmlerini izlemeye başladım… Şimdi Batı filmlerinden zevk almaz oldum.”

İşte budur.

Amaç bu, biz de buyuz..

Gerçi benim üniversite yıllarımda Asya Türk Cumhuriyetlerinin kültür alanını “ülkücülerin” görenler vardı.

Nasıl bir ayrılık, başkalık… Özellikle yaratılmak istenen…

O da bir çeşit çocukluk hastalığı.

Türkiye-İran Kültür Yılı - Resim : 3

AYNI İKLİMİN NEFESİ

Kültür Bakanımız da konuşmasında vurguladı:

“Bütün bu etkinlikler, kültürün evrensel bir dil olduğunu, dostluğu güçlendirdiğini, sınırları aşan bir bağ kurduğunu bizlere bir kez daha gösterecektir. Mevlânâ’nın derinliği, Yunus’un içtenliği, Hafız’ın gönül dili aynı iklimin nefesidir.” İlk operamızın iki milletin tarihsel kardeşliğini vurgulamak üzere Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle ve bizzat çalışmalarına katılarak yapıldığını biliyorsunuz, değil mi…

NE BÜYÜK ŞEYTAN NE KÜÇÜK ŞEYTANIN GÜCÜ YETER

Onun için bugün işimiz kolay.

Ne “büyük şeytan” ne de “küçük şeytan” bizi ayırabilir.

Biz Yükselen Asya’nın kahraman milletleriyiz.

20. yüzyılın başında emperyalizmin hedefe koyduğu Asya’da dört imparatorluk vardı. Osmanlı İmparatorluğu, Rus Çarlığı, İran ve Çin İmparatorluğu. Bu ülkeler o zamanın o “yenilemez”, “üzerinde güneş batmayan” gözüyle bakılan emperyalist devletlerine karşı mücadele ettiler ve devrimlerini başarıya ulaştırdılar.

Onları bugün de kimse tutamaz.

Bağımsız devlet geleneği güçlü milletleriz.

Efendi kabul etmeyiz.

Bugün de ayrı ayrı güçlü olacağız ve güçlerimizi birleştireceğiz.

Her alanda siyasette, ekonomide, kültürde her alanda mucizeler yaratacağız. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın o tarihi salonundaki sahnede bu gerçeğin hayal olmadığını gördük.

Sağolsunlar, varolsunlar!

Doğu’nun sesi yankılanıyor

Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy da, törende yaptığı konuşmaya, “Bugün de 2025 Türkiye-İran Kültür Yılı kapsamında düzenlen Hafız-ı Şirazi’yi anma konseri vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bizler burada yalnızca büyük bir şairi, düşünürü ve bilgeyi anmak için değil, aynı zamanda Türkiye ile İran’ı yüzyıllardır birbirine bağlayan bu kadim mirası sanatın evrensel diliyle geleceğe taşımak için bir aradayız.” diye başladı.

Ersoy, Şirazi’nin, “kelâm-ı zarafet-i hikmetle buluşturan aşk-ı ilahi bir hakikat olarak dile getiren kıymetli bir isim” olduğunu belirterek, onun dizelerinde sadece İran’ın değil Doğu’nun ortak sesinin yankılandığını kaydetti:

“Sanat tıpkı yüzyıllardır olduğu gibi gönülleri buluşturan, sınırları aşan, dostluğu büyüten en güçlü köprü olacak. İnanıyorum ki böylesi etkinlikler sayesinde ülkelerimiz arasındaki dostluk ve kültürel işbirliği daha da güçlenerek gelecek kuşaklara birlikte yaşamanın, anlamını ve paylaşmanın güzelliğini anlatan kalıcı bir miras bırakacak.

Bu anlamda gerçekleşmesine katkı sağlayan tüm sanatçılara, kurumlara ve emeği geçen herkese gönülden teşekkür ediyorum. Bu vesileyle büyük şair Hafız-ı Şirazi’yi bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.”

Türkiye-İran Kültür Yılı - Resim : 4

Konya’dan İsfahan’a

İran İslam Cumhuriyeti Kültür ve İslami İrşad Bakanı Seyyid Abbas Salihi töreninin açış konuşmasında, “İran ve Türkiye milletlerinin kültür ve edebiyatının derinlere uzanan, dalları tarih ve medeniyetimizin ufkuna gölge salan kadim ve kopmaz bir bağdan söz ediyoruz. Selçuklular döneminde, Osmanlı döneminde Konya’daki dergahlardan İsfahan’daki medreselere İstanbul kütüphanelerinden Tebriz Edebi Meclisi’ne kadar Farsça ve Türkçe şiir ve edebiyat insanların zihninde ve gönüllerinde yan yana yer almıştır.” dedi.

Ve konuşmasını şu vurgularla sürdürdü:

“Biz iki millet tarih boyunca kültür ve edebiyatı ortak bir miras ve zenginlik olarak yaşatıp koruduk. Şairler de bu mirası güvenli bir köprü gibi gelecek nesillere aktardı.

“Edebiyat her zaman coğrafya ve siyaset sınırlarının ötesinde gönüllerin dilidir.

“İki ülke Asya’nın kalbinde yer alan kadim ülkeler. Şiir ve hikmet diliyle yüzyıllar boyunca birbirine yaklaştı.

“Bu gece yalnızca Hafız-ı Şirazi anılmıyor, kökleri iki milletin kültür ve edebiyatında derinlere uzanan kadim bir bağdan söz ediliyor. Farsça ve Türkçe şiirler ile edebiyat, iki ülkenin halklarının zihninde ve gönlünde yan yana yer almaktadır.

“Bugün Türkiye’de Hafız-ı Şirazi’den söz edildiğinde yalnızca bir İran şairinden değil, bölgenin ortak kültürel kimliğinin sütunlarından bahsedilmektedir.

“Hafız-ı Şirazi’nin şiirleri Osmanlı’da Farsçayı öğrenmek ve şiir sanatıyla estetik bilgisine hâkim olmak için öğretilmekteydi.

“Anadolu coğrafyasında Hafız-ı Şirazi’nin divanının yazıldığı çeşitli şiirleri bulunmaktadır, bu iki ülkenin ortak hafızasının ve mirasının en açık göstergesidir.

“Şu an tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar Hafız-ı Şirazi’nin barış ve sevgi dilini içeren mesajlarına ihtiyaç vardır.”

RİNDLERİN ÖLÜMÜ

Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

***

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

Yahya Kemal Beyatlı

Türkiye İran Müzik Kültür Sanat