Yandex
13 Haziran 2025 Cuma
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Viyana’da park sorunu, toplumsal değişim ve yeni yasalar

Kadim Ülker

Kadim Ülker

Site Yazarı

A+ A-

Viyana kentinin önemli sorunlarından biri, araba için park yeri bulamamaktır. Gerçi bazıları, Viyana’da araba kullanmanın gereksiz olduğunu düşünüyor. Bu kişiler arabasız yaşamaktan memnunlar ve araçla ilgili masraflardan kurtulmuş durumdalar. Arabayı ihtiyaç olarak görmeyenlere rağmen, tıpkı dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, kentteki araç sayısı her geçen gün artıyor.

Viyana Belediyesi, geçtiğimiz yazdan bu yana çok şeritli ana cadde ve sokaklarda bisiklet yolları oluşturarak yolları daralttı. Bu uygulamayla insanların araba yerine bisiklet kullanmaya yönelmesi, dolayısıyla araç sayısının ve hava kirliliğinin azalması hedeflendi. Ancak bu beklenti, şimdilik yalnızca trafik sıkışıklığı olarak kendini gösterdi. Belki zamanla belediyenin bu yaklaşımı olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Yolların daraltılması bir başka sorunu daha beraberinde getirdi: daraltılan cadde ve sokaklardaki park yerleri de kaldırıldı. Bu durum, şehirdeki park yeri sıkıntısını daha da artırdı. Eski binalarda olmasa da yeni yapılarda genellikle bodrum katlara araba garajı inşa edilmiştir. Bu garajlarda yeri olanlar, araçlarını çıkarmadıkları sürece bu sorunla karşılaşmazlar.

AKRABA EVLİLİKLERİNİN ENGELLENMESİ

Ancak bu sorundan etkilenmeyen başka bir grup daha var: Engelli bireylerin yaşadığı haneler. Engelliler için sokaklarda ayrılmış özel park yerleri bulunmaktadır. Kızımın oturduğu sokağa girdiğimde, sokağın sol tarafında art arda dizilmiş engelli park yerlerini gösteren tabelalar dikkat çekiyor. Yaklaşık yüz metrelik bir mesafede en az on adet engelli park yeri işareti yer almakta. Tabelalarda “Bu park yeri W ……… plaka numaralı araca aittir” ibaresi bulunuyor.

Bu bölge, akraba evliliklerinin yaygın olduğu bir mahalledir. Bölgede bu kadar fazla sayıda engelli park yerinin bulunması bir tesadüf olmasa gerek. Viyana’yı tanıyanlar, bu oranın diğer semtlerde çok daha düşük olduğunu kolayca fark eder.

Akraba evliliklerinin doğurduğu sağlık, eğitim ve istihdam sorunları, belli ki Avusturyalı siyasetçilerin de dikkatini çekmiş olmalı ki, geçtiğimiz haftalarda yeni bir yasa çıkarıldı. Bu yeni yasa iki önemli düzenleme içeriyor: Birincisi, kuzen evliliklerini yasaklıyor. İkincisi ise, 18 yaş altındaki evlilikleri tamamen engelliyor. Kuzen evliliklerinin yasaklanması hangi sorunlara çözüm olacak, bunu zamanla göreceğiz.

SOSYAL YARDIM SİSTEMİ

Bu arada, Avusturya’dan yalnızca on gün kadar uzaklaşmıştım. Ulusal Gönüllüler ile birlikte Özbekistan'a düzenlenen harika bir geziye katıldım. Döndüğümde sadece yukarıdaki değişiklik değil, başka bir tartışma daha gündemi meşgul etmekteydi: çok çocukluluk ve sosyal yardım sistemi.

Dokuz çocuklu, çalışmayan Suriyeli bir çiftin aldığı sosyal yardım miktarı kamuoyunun dikkatini çekmişti. Bu ailenin, uzun süredir ayda toplam 9.000 avro aldığı ortaya çıkmış. Yanlış anlaşılmaması için tekrar belirtmek isterim: Altı bin avro çocuk yardımı, üç bin avro ise aile yardımı olmak üzere toplamda bu miktar ödeniyormuş. Bu paranın, birçok müdür ya da genel müdür maaşından fazla olduğunu biliyorum. Bu konunun detaylarına girmeyeceğim.

Bu olayın ortaya çıkmasıyla birlikte, çok çocuklu mülteci ailelere ödenen sosyal yardımlar ciddi biçimde tartışılmaya başlandı. Sosyal yardımlarla ilgili yasanın değiştirilmesi gerektiğine dair görüşler dile getirildi. Aynı yıl içinde doğan çocukların da bulunduğu 11 çocuklu ailelerin varlığı gündeme taşındı.

SİSTEMDE DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMESİ TALEPLERİ

Toplumda “Benim vergilerimle paşalar gibi yaşayan mülteciler” şeklindeki tepkilerin sandığa yansımaması için, sosyal yardım sisteminde değişikliğe gidilmesi gerektiği seslendiriliyor. 9 çocuklu aileye 9.000, 11 çocuklu aileye 11.000 avro ödeme uygulamasının sona erdirilmesi yönünde bir kamuoyu oluşmuş durumda.

Bu yasa değişikliğine gidilirken, çok daha temel bir soruya dikkat çekmek gerektiğini düşünüyorum: Çocuk sahibi olmak için bir ehliyet, bir eğitim, bir diploma gerekmez mi? Araba kullanmak için ehliyet alıyoruz. Kalifiye bir iş yapmak için eğitim ve öğrenim gerekiyor. Eğitim almadan hiçbir iş yapılamazken, anne ve baba olmak için neden herhangi bir hazırlık ya da yeterlilik aranmıyor?

Toplumu şekillendiren en temel yapı olan aileyi kurmak için, bireylerin ebeveynlik sorumluluğuna sahip olup olmadığını sorgulamak artık kaçınılmaz. Belki de anne-baba olmak da tıpkı diğer sorumluluklar gibi, bilinçli bir hazırlık süreci gerektiriyordur.

Viyana