Yollarda kayıp olan mülteci
Zaman zaman Avusturya’dan sınır dışı edilen mültecilerin durumları basına yansır da biz de haberdar oluruz. Yıllar önce, Afrikalı bir mültecinin sınır dışı edilmesi basında hayli konuşulmuştu. Önce onun sınır dışı edilmesine karşı çıkanlar seslerini basında duyurmuşlardı. Protestolar arasında uçağa bindirildiğini öğrenmiştik. Bu haberlerin üzerinden çok geçmemişti ki, onunla ilgili başka bir haber gündeme bomba gibi düştü: Sınır dışı edilen mülteci ölmüştü.
O andan itibaren herkes "Nasıl?", "Neden?" diye sormaya başladı. Uçağa bindirilen kişinin ağzı sıkı sıkıya bağlanmıştı. Ağzı ve burnu bantlanan mültecinin cesedi, ülkesine dahi ulaşamadı; araştırmalar için tekrar Avusturya’ya getirildi. Hayatını kaybeden Afrikalı mültecinin kızı, yıllar sonra Avusturya devleti aleyhine dava açtı ve bir miktar tazminat kazandı. Yanlış hatırlamıyorsam, Viyana’da bir yerde onun adına bir büst bile açıldı. Canlısını istemeyen ülke, sonunda başkentinde onun heykelini dikmişti.
Bu olay gibi ölümle sonuçlanmasa da başka bir sınır dışı vakası daha basın aracılığıyla gündeme geldi. Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner, adeta başka işi gücü yokmuş gibi günlerce bir mültecinin sınır dışı edileceğine dair basın açıklamaları yaptı. Kısaca, suç işlemiş ve ceza almış mültecilerin sınır dışı edileceğini söylüyordu. Bu kapsamda, 15 yıldır Avusturya’da yaşayan Suriyeli bir IŞİD mensubu mülteci İstanbul üzerinden Şam’a gönderilecekti. Gönderildiği daha sonra da basına yansıdı. Ancak bir hafta sonra yine basına yansıyan haberlere göre, bu kişi ne İstanbul’da ne Şam’da ne de Viyana’daydı, yani kaybolmuştu.

Ancak bu kişinin İstanbul’da mı yoksa daha önce Viyana’da mı kaybolduğuna dair en ufak bilgi bulunmamaktadır. Nerede olduğu bilinmiyor. Avusturya yetkililerinin açıklamalarına göre kişi İstanbul’da ortadan kaybolduğu biçimindedir. İçişleri Bakanlığı, IŞİD mensubunun İstanbul üzerinden Şam’da Suriyeli yetkililere teslim edildiğini iddia ederken, insan hakları örgütleri aynı fikirde olmadıklarını duyurdular.
Aynı çevreler, IŞİD’linin yakınlarının İstanbul’da bulunduğunu, yakınlarının yaptıkları açıklanmaya göre yurtdışı edilen mülteciden haber alamadıklarını ve kişinin ne Suriye’ye ne de İstanbul’a ulaştığını öne sürdüler.
Bu açıklamaların ardından olay giderek karmaşıklaştı. Avusturya'nın söz konusu mülteciyi Suriye'ye göndermesi, çeşitli uluslararası kuruluşlar ve insan hakları savunucuları tarafından sert şekilde eleştirildi. Hükümet yetkilileri bu tür uygulamaların güvenlik gerekçesiyle yapılması gerektiğini savunurken, insan hakları savunucuları ise mültecilerin yaşam haklarının hiçe sayıldığını belirtiyordu.
Gerhard Karner’in açıklamalarında, sınır dışı uygulamasının "terörist faaliyetleri engelleme" amacıyla yapıldığı vurgulandı. Ancak bu tür açıklamaların arkasında başka kaygıların yattığı da dikkat çekiyordu. Çeşitli raporlarda, Suriye’ye gönderilen mültecilerin çoğunun hükümet ya da militan gruplar tarafından hedef haline geldiği belirtiliyordu. Bu gelişmelerin ardından bazı insan hakları aktivistleri, Avrupa’daki diğer ülkeleri de bu uygulamanın adil olmadığı konusunda uyarmak için harekete geçti.
İstanbul’da kaybolan mülteciye dair detaylar ise hâlâ belirsizliğini koruyor. Çeşitli haber kaynakları, bu kişinin İstanbul’a varıp varmadığı konusunda çelişkili bilgiler veriyor. Bazı kişiler "İstanbul’dan Şam’a götürüldü" açıklamasını yeterli bulsa da, bu iddialar kesin olarak doğrulanamadı. İnsan hakları örgütleri, bu kişiye dair bilgilerin gizlenmesinden endişe ediyor ve hükümetin daha şeffaf olması gerektiğini savunuyor.
Olayın ardından gelen tepkiler sadece Avusturya’da değil, Avrupa’nın diğer ülkelerinde de yankı buldu. Pek çok kişi, mültecilerin bu şekilde geri gönderilmesinin uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle çeliştiğini ve yeni göçmen krizlerine zemin hazırlayabileceğini öne sürdü. Avrupa’da yükselen bu tartışmalar, başka mülteci krizlerine de kapı aralayarak, ülkeler arası ilişkilerde gerilimlere neden oldu.
Avusturya, çok sık yapmadığı sınır dışı etme işlemini aslında pek de beceremiyor. Bakanların günlerce açıklamalar yaparak topluma anlatmaya çalıştığı bu süreç, çoğu zaman eline yüzüne bulaştırılıyor. Ya mülteciler yolda kayboluyor ya da havasızlıktan boğulup hayatlarını kaybediyorlar. Bildiğim ve tanıdığım kadarıyla Avusturyalılar mesleklerinde oldukça yetkindir. İnsanları eğitimlidir, gerçekten iyi bir eğitim almışlardır ve mesleklerinde uzmandırlar. Ancak bu konuda gösterilen acemiliğin sebebi nedir, anlamak zor.