Son Yazıları

Düzenlemeler rafta kalmamalı

Veteriner hekim olan Sayın Dr. Mehdi Eker, 10,5 yıl Tarım Bakanlığı yapmıştır. Tarım Bakanlığı teşkilatından geldiği için ülkenin tarımsal sorunlarını bilen, Tarım Ekonomisi eğitimi de almış vizyon sahibi bir kişidir. Bakanlık görevinin son zamanlarında iki kitabı yayınlanmıştır.

Kitaptan bir alıntı:

Yazının Devamı

Çevre dostu tarımsal uygulamalar

Sularda nitrat kirliliğini önlemek için yapılacak işlemler; yönetmeliğin Çevre Dostu Tarımsal Uygulamalar başlığını taşıyan ekinde belirtilmiştir (Bkz.1). Bu yayında; “Arazi Yönetimi”, “Gübreleme”, “Sulama”, “Bitki Koruma Ürünlerinin Kullanımı”, “Ötrofikasyon” konusunda bilgi verildikten sonra çiftçiler tarafından tutulacak kayıtlar ve uygulanması zorunlu olan önlemler sıralanmıştır.

- Uygun olmayan dönemlerde toprağa gübre atılmaması

Yazının Devamı

Suların nitrat kirliliğine karşı korunması

Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği, 12/10/2025 tarih ve 33045 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış olup, aynı başlığı taşıyan 18/2/2004 tarihli yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır.

Nitratın tanımı ve etkileri: Kimyasal bir madde olan nitrat; 1 azot ve 3 oksijen atomunun birleşmesiyle oluşan bir anyondur. Hangi yapıda olursa olsun toprağa verilen azotlu gübrelerdeki azot, bitkiler tarafından ancak topraktaki mikro canlılar tarafından nitrata dönüştürüldükten sonra alınabilir. Başka anlatımla bitkilerin temel azot kaynağı nitrattır. Ancak nitrat, su ile çok kolay yıkanarak yer üstü ve yer altı sularına karışan bir maddedir. Bir tonda 50 gram nitrat olan su, kirlenmiş sayılmaktadır. Nitrat; yemek borusu, kolon, prostat ve mesane kanserine yol açabilen bir maddedir. Mavi bebek hastalığı, ishal gibi hastalıklara da yol açabilir. Hayvanlar ve çevre için de zararlıdır.

Yazının Devamı

Yolsuzlukla savurganlık yan yana

Uzun erimde en kârlı yatırım eğitim yatırımıdır. Eğitimin doruk noktası olan üniversitelerde eğitim ve araştırmalar birbirine koşut olarak yürütülür. Üniversitelerin temel görevlerinden biri de toplumu aydınlatmaktır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’dan ayrılarak Türkiye’ye sığınan değerli bilim adamlarının üniversitelerin kuruluşu sırasında önemli katkıları olmuştur. Bunlardan Türkiye hayranı, Alman Profesör Ernest E. Hirsch anılarında; “Kütüphanesi olmayan bir üniversite, cephaneliği olmayan bir kışlaya benzer.” demiştir. (Hirsch, E.E., Hatıralarım, Sevinç Matbaası, Ankara-1985, s.276.)

Yazının Devamı

Araştırma koşulları (4)

Gazetemizde yer alan önceki üç yazıda araştırma iklimindeki gelişmelere değinilmişti. Bu yazıda daha sonraki gelişmeleri özetlenecektir.

Danışmanı olduğum bir doktora öğrencisi bitişik bölümdeki 64 K’lık mikro bilgisayarı kullanarak bölgesel planlama ile ilgili tezini hazırladı. Değişen girdi veya ürün fiyatlarının, mevcut teknolojide, bölgenin ürün desenini nasıl etkileyeceğini ve bunun ekonomik sonuçları hesaplayan bir program geliştirdi.

Yazının Devamı

Araştırma koşulları (3)

Aynı başlığı taşıyan ilk yazıda araştırma verilerinin basit hesap makineleri ile elde edilişi, ikincisinde bilgisayara geçiş konusu ele alındı. Yaklaşık 30 saat süren bir kurstan sonra, kalanını kendi çabamla, deyim yerindeyse bilgisayarla didişerek öğrendim.

Kart destelerini bisikletimin selesinde taşıyarak 1,5 kilometre uzaktaki merkeze gidiyordum. Kodlama formlarına elle yazılan program ve rakamsal veriler kart delgi makinesi operatörleri tarafından delikli kartlara aktarılıyordu. Desteyi sistem operatörüne teslim edip, yazıcıdan çıkan sonucu ertesi gün öğleden sonra alıyorduk.

Yazının Devamı

Araştırma koşulları (2)

Bir önceki yazıda kalem, kâğıt, cetvel ve sadece dört işlem yapabilen hesap makineleri ile araştırma verilerinin nasıl analize tabi tutulduğu anlatılmaya çalışılmıştı. Devam edelim.

Kürsü başkanı Ali Aras Hoca, İngilizce bir makaleyi çevirmemi istedi. Çeviriyi yaparken bir yerde takıldım. Metinde “computer” diye bir sözcük geçiyor. İngilizce-Türkçe Redhouse sözlükte yok. İngilizceden İngilizceye Webster sözlüğe baktım, onda da yok. Ama fiil olarak hesaplamak anlamına gelen “to compute” var. Kaleci anlamına gelen “goal keeper”, dükkân sahibi anlamına gelen “shop keeper”, marangoz anlamına gelen “carpenter” sözcüklerinde geçen “er” ekine göre hesap yapan kişi anlamına geldiğini düşündüm ve “muhasip” diye çevirdim, ama içime sinmedi. O sırada İtalya’da tamamladığı eğitimden yeni dönmüş olan Dr. Yüksel Keskiner ağabeye sordum; “computer” kelimesini “muhasip” olarak çevirdiğimi söyledim. Yüksel Ağabey bir kahkaha attı ve “Computer, elektronik beyin anlamına gelir.” dedi.

Yazının Devamı

Araştırma koşulları

1966 Nisan ayında Ziraî Ekonomi ve İşletme İlmi Kürsüsü’ne asistan olarak atanmıştım. Öğrenci olarak anket çalışmalarına da katıldığım Denizli projesinin veri dökümü ve analizi yapılıyordu.

Denizli’nin 65 köyünde 1965 yazında 400 civarında soru içeren bir soru formu kullanılarak çiftçilerle bin 566 anket yapılmıştı. Çarşaf gibi kareli kağıtlara, cetvel ve kurşun kalemle sütunlar çizerek döküm cetvelleri hazırlıyorduk. Anketler işletme arazisi genişliğine göre dokuz gruba ayrılmıştı. İlk sütunda işletme numarası yer alıyordu. Her bir grupta yer alan işletmelerin numaraları alt alta satırlara yazılıp sonunda iki satır boş bırakılıyordu.

Yazının Devamı

Zeytin ağaçları taşınamaz

Doktora tezim Ödemiş ova köylerindeki tarım işletmeleri ile ilgilidir. Tezle ilgili arazi çalışması yaparken zeytinle ilgili ilginç bir hikâye anlatılmıştı. Büyük olasılıkla Balkan Savaşları sonrasında anayurda yönelen göç dalgasında gelenlerden bir kısmı Ödemiş’teki köylere yerleştirilmiş. Kış mevsimi gelip havalar soğuyunca yakacak odun lâzım. Köye yeni yerleşenlerden biri almış baltayı eline, zeytin ağacını kesip odun etmeye girişmiş. Bunu gören komşularından biri onu uyarmış, bu ağaç çok değerlidir, sakın kesme onu deyince duraklamış. Nesi var bu ağacın? Niye kesilmesini istemiyorsun? diye sormuş. Komşu bu ağacın meyvesi olur, ondan yağ çıkarılır, çok iyi bir yağdır diye anlatırken, odun eden adam hayretle, “Abe, bu ağaç inek midir ki yağı olsun?” demiş.

Burada, Aşık Seyrani’nin “Yelken açıp gezmeyen, yel kadrini ne bilsin?” dizesi akla geliyor.

Yazının Devamı

Gülelim mi? Yoksa…

Övünmek gibi olmasın ama yaşım 83. Uzaktan yakından tanıdıklarım “Nasılsın?” diye sorduğunda “Modelime göre iyiyim!” yanıtını veriyorum. Birkaç defa ev değiştirdik. Satışa aracılık yapanlar aradığımız evin özelliklerini sorduğunda, “Hastaneye yakın olsun.” demeye başlamıştık. Kendimize ait olan ev; emekli olduğum Ege Üniversitesinin hastanesine iki durak mesafede olduğundan rahatız, yürüyerek bile gidebiliyorum. Son iki yılda, kırk yılı aşan hizmet süresinde olduğundan daha fazla başvuru yaptık bu hastaneye.

Geçenlerde hastanede işim vardı. Hastanenin loş koridorlarında yürürken yanımdan geçmiş olan genç bir hanım, geriye dönüp omzuma dokundu. Adımı söyleyip kimliğimi doğrulattıktan sonra o da kendi adını söyledi. Duyu organlarım eskisi kadar verimli çalışmadığından olsa gerek söyleneni pek anlamadım. Kontrol için geldiğimi söyledim, onun hastaneye geliş sebebi daha ciddi imiş. Siroz olan kocasına karaciğer nakli yapılacağını söyledi. Ayak üstü kendisine umut vermeye çalıştım.

Yazının Devamı

7554 Sayılı Yasanın iptal istemi

2014 yılında özelleştirilen Muğla ilindeki ömrü bitmiş üç termik santral için kömür temin etmek üzere 13 Haziran 2015 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan yasa teklifi, 19 Haziran 2025 tarihinde tali komisyon olarak belirlenen tarım ve çevre komisyonlarında görüşülmeden jet hızıyla kabul edilmiştir. 370 bin dekarlık tarım ve orman alanının zarar görmesi, 80 bin zeytin ağacının heder olması, 26 köy ve mahalle ahalisinin etkilenmesi söz konusudur.

Bu yazı 17 Eylül 2025 tarihinde Anayasa Mahkemesi önünde Gökhan Günaydın tarafından yapılan basın açıklaması metnine dayanmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı yapmış olan meslektaşım Doç. Dr. Gökhan Günaydın; tarım eğitiminden sonra hukuk, ekonomi ve siyaset eğitimi de almıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, AK Parti ve MHP dışındaki Mecliste bulunan diğer partilere mensup ve bağımsız olan 260 milletvekili tarafından imzalanan 7554 Sayılı Kanunun Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin başvuru dilekçesi Anayasa Mahkemesine verilmiştir.

Yazının Devamı

Kamulaştırma çilesi

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nde görevliydim. Başka fakültede çalışan bir meslektaşımız bana, “Hocam, dışarıdan gözlemlediğime göre, siz bu bölümün bilim hamalısınız!” diye iltifatta bulunmuştu. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü için yapılan “Samsun Altınkaya Barajı Kamulaştırma Alanında Kapitalizasyon Faiz Oranının Saptanması” konulu araştırması, omuz verdiğim çalışmalardan biridir. Bazı bilgileri aktaralım.

Samsun Altınkaya Barajı, Karadeniz bölgesinin en büyük barajıdır. 1980-88 yılları arasında elektrik üretmek üzere kurulmuştur. Kaya dolgu gövdesi 5,7 milyon metre küp olup, Bafra yakınlarında Kızılırmak önüne 195 metre yükseklikte bir sedde (duvar) örülmüş ve 118,31 kilometrekare alana sahip bir göl oluşmuştur. Gölde birikecek suyun hacmi 5 bin 763 hektometre küptür. Hidroelektrik santral 700 megawatt gücünde olup yılda 1632 Gigawatt elektrik üretecek kapasitededir. Santraldan geçen su Bafra Ovasında sulama amacıyla da kullanılmaktadır.

Yazının Devamı

Kamulaştırma çiftçileri mülksüzleştirdi

Havaalanı, otoyol, baraj, termik santral gibi büyük yatırım projeleri için yapılan kamulaştırmalar çok sayıda çiftçi ailesini yerinden yurdundan ediyor. Bunun somut örneklerine Samsun Altınkaya Barajı ve Yatağan Termik Santralı dolayısıyla yapılan kamulaştırmalarda tanık oldum. Kamulaştırma bedelinin artırılması için açılmış yüzlerce dava dosyası için bilirkişi heyetlerinde görev aldım. Keşiflere katılıp, bilirkişi raporları hazırlayıp, mahkemelerde görüş bildirdiğim için konunun pratik yönlerini bilirim.

Yüzlerce öğrenciye tez danışmanlığı yapıp, pek çok tez jürisinde de bulundum. Öğrenci ve genç araştırmacıların en çok sıkıntı çektiği hususlardan biri tez konusunu belirlemektir. Fikir vermemi isteyenleri dinleyip, ilgi alanını, nereli olduğunu, bilgi birikimini sorduktan sonra uygun düşen birkaç konu önerip seçim yapmasını sağlardım.

Yazının Devamı

Toprak ve bitkilerdeki kimyasal kirlilik(*)

Bu yazıda Sayın Koray Haktanır ve arkadaşları tarafından yürütülen bir DPT projesinin sonuçları özetlenmiştir. Emekleri için kendilerine teşekkür ederim.

Yatağan Termik Santralı etrafı tepe ve dağlarla çevrili küçük bir ovada kurulmuştur. Santralın bacaları 120 metre yüksekliktedir. Santral bacalarından salınan emisyonlar rüzgârın etkisiyle çevreye yayılmakta ve tarım alanları ve ormanlık alanlarda sorunlara yol açmaktadır. Yakıt olarak kullanılan linyitler düşük kalorili olup yüksek oranda kül içermektedir. Kükürt içeriği de yüksektir. Santralın baca filtrelerinin verimsiz çalışmasından dolayı çevreye kül ve toz dağılmaktadır. Küllerin taşınması ve aktarımı sırasında kaçakların meydana gelmesi sorunların esas kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca yanma sonucu kömürün yapısında bulunan ağır metaller de açığa çıkmaktadır.

Yazının Devamı

Yatağan’da ağır metal kirliliği (1)

Bu yazı Sayın M. Kirami Ölgen ve Sayın Filiz Gür’ün dipnottaki araştırma makalesine dayanmaktadır. Emekleri için kendilerine çok teşekkür ederim.

Linyit ve taş kömürü kullanan termik santraller tehlikeli çevresel kirletici olarak kabul edilen ağır metallerin çevreye yayılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Santral bacasından salınan toksik ağır metaller meteorolojik koşulların da etkisiyle geniş bir alana yayılarak hava, su ve toprakta birikmekte, bu birikim kabul edilen sınır değerleri aştığında ise insan ve çevre sağlığı açısından kalıcı etkiler göstermektedir.

Yazının Devamı

Gökçeada’ya yerleşenler

Yatağan Termik Santrali’ne kömür sağlamak üzere tümüyle yıkılan Eskihisar Köyü’nden 44 ailenin Çanakkale’nin ilçesi olan Gökçeada’ya yerleştirildiğine değinilmişti. Bu olay 1980’ler ortasında gerçekleşmişti. Yaklaşık 10 yıl sonra danışmanı olduğum Çanakkaleli bir yüksek lisans öğrencisine bu ailelerin sosyoekonomik durumuna ilişkin bir tez hazırlamasını önerdim. Öğrencim Berna Aktaş sevinerek kabul etti. Bu yazı, kaynakçada belirtilen esere dayanmaktadır. Emeği için kendisine teşekkür ederim.

Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada, Ege Denizi’nde yer alır. Yüz ölçümü 289,5 kilometre kare, kıyı uzunluğu 95 kilometredir. Çanakkale il merkezinden 31 mil, Gelibolu Yarımadası’ndan 18 mil uzaklıktadır. Çanakkale’ye bağlı bir ilçe merkezidir. Son kayıtlara göre ilçenin nüfusu 11 bin 145 olup, 5 mahalle ve 9 köy bulunmaktadır. Belediye, liman ve havaalanı vardır. 2011 yılında Sakin Şehir “Cittaslow” sanını almıştır. Tarım Açık Ceza İnfaz Kurumu ve organik tarım yapılmak üzere 30 yıllığına kiraya verilmiş olan TİGEM Gökçeada işletmesi bulunmaktadır.

Yazının Devamı