Son Yazıları
Yılmaz’ın ardından Bastıbacak bürokrasiye karşı
Mehmet Ali Yılmaz Cağaloğlu’na sonradan gelenlerden. 1983’te gelmiş. Güneş gazetesinin sahibiydi. 1987’de yayımlamaya başladığımız 2000’e Doğru da dönemin özel bir dergisi. 12 Eylül sonrası tabular var. Türk ve Kürdü birbirinden ayırma girişimleri, orduyu kendi gencine ve halkına düşman etme uygulamaları ve bütün bu uygulamalara milletin başkaldırı kanallarını tıkamak üzere tarikatçılık, yobaz örgütlenmeler, bölgeye ilişkin ABD çıkarları doğrultusunda almış başını gidiyor.
2000’e Doğru yalın kılıç basında mücadele ediyor. Art arda müthiş kapaklar yalnızca “araştırmacı gazetecilik” değil, tabuların üzerine gitme kararlığının da basın tarihindeki özel örnekleridir. Yalnızca siyasi değil, devletin çürüyen kurumlarının sağlığı, ekonomi, emekçi hakları, toplum-kültür-sanat… her alanda. Kaçan elimizden kurtulmazdı. Yayınlar büyük sarsıntılar yarattı. Geçenlerde başka bir habere ilişkin eski sayıları karıştırırken bir kez daha gördüm. FETÖ’ye karşı mücadeleye ve uyarılara daha o zaman başlamışız, terör örgütünün adını daha o zamanlar takmışız. Bölgedeki gelişmeleri ve tehlikeleri öngörmüşüz, uyarmışız…
Yazının DevamıBir kıvılcım hepimizi yakar
Atatürk’e ve Cumhurbaşkanı’na ağır hakaret ediliyor.
Bir kamu kurumunun makamında.
Yazının DevamıABD bizim başkanımızı seçmeye kalkışıyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 18 Nisan’da Artİstanbul Feshane'de yabancı gazetecilerle bir basın toplantısı düzenledi. İlgi büyük. Japonya’dan Fransa’ya, Almanya’dan Katar’a kadar birçok ülkeden gazeteci katıldı.
Yabancı basının ilgisinin nedeni İstanbul’un sorunlarına mı… sanıyorsunuz…
Yazının Devamıİsrail’in de Ukrayna’nın da kaderi bir
İsrail basını “İsrail’in İran'ın misillemesi karşısında stratejik başarısızlığa uğradığını” yazdı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, İsrailli yetkililerin İran'ın “tereddütlü” olduğunu ve sınırlı bir tepki vereceğini varsaymakla büyük bir hata yaptığına dikkat çekti. Şam’daki İran Konsolosluğunda yapılan suikastı eleştirdi. Savaşın ortasında iki hafta boyunca İsrail’in esir alınmasına ve felç edilmesine yol açtığına dikkat çekti. Netanyahu ve hükümeti yanında üst düzey askeri ve güvenlik görevlileri de hedef alındı. Alaycı bir şekilde şu soru soruldu: “Daha önce kaç kez Refah'ı işgal etme planlarına karar veren ve henüz gerçekleştirememiş liderlerin nasıl Tahran'ı tehdit edeceklerini sanıyorlardı?"
Gazete bu başarısızlığın sorumlusu olarak bulup bulunacak yanıtın yine “klasik başka bir İsrail yanıtı” olacağını, “yanlıştı, yanıldık, hata yaptık” diyeceklerini belirtti.
Yazının DevamıBu acılar geleceğimiz için umut tohumları
Bayramın ilk günü Filistin’in eski başbakanlarından, HAMAS’ın Siyasi Büro Başkanı, ünlü lideri İsmail Heniyye’nin üç oğlu Hazım, Emir ve Muhammed ve torunları Muna, Amal, Halid ve Rezzan İsrail'in Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampı'nda "hain ve korkakça" düzenlenen saldırıda şehit edildi. İsrail bombaları kamp sakinlerine ve yakınlarına bayram ziyaretine giden ailenin içinde bulunduğu aracı hedef aldı.
Filistin’in kahraman halkı aylardır direniyor.
Yazının DevamıEvet, hanımlar! Emin olun biz böyle kalmayacağız
Türk kadını, Orta Asya’dan kopup gelen eşitlikçi kabile toplumunun,
Dedekorkut hatunlarının,
Yazının DevamıCHP’nin başarısı mı?
CHP’nin başarısı mı? Daha çok AK Parti’nin.
Anayasa Mahkemesi’nin payını da unutmamak gerekir.
Yazının DevamıVictor Hugo’ya göre Şairin Görevi
Daha güzel günleri hazırlamak için şair
Karanlık günlerde, kötü günlerde gelir.
Yazının DevamıAcı yazı
Zor karar verdim. Ama yazıyorum. Çünkü gerçekten acı çekiyorum. Türkiye, Türk milleti bunları hak etmiyor. Artık bunu hissediyorum. Sabrının sonuna doğru geliyor. Benim yaptığım tercümanlık. Giderek şiddetlenen duyguların dile getirilmesi. Sonuçta bu Türkiye’nin geleceğiyle ilgili. Futbol takımı değil ki. Şampiyonluk maçı izlemiyoruz ki. Seçim, kardeşim! Seçim! Türkiye’nin kaderi.
Ortalığa bakıyorum. Sosyal medya algıcıları, kamuoyu yönlendirici, tek ayak üstünde kırk yalan atan araştırmacılar, bastır parayı atayım sonucu anketçileri… Acaba beni o parti mi seçilecek yere koyar, onu değil de beni aday yapar da ustalaşamamış kemiksiz gezginler. Bu olmadı, öteki… Hem de bir öncekini batır, yenisini göklere çıkar. O da mı olmadı… yürrü ötekisine. Ne dediğinin ne önemi var. Hepsini mideleri kaldırıyor. E Türkiye’de siyasi partilerin sayısının da bir sonu var. Bazen öylelerini biliyorum ki… turu tamamlıyor, yeniden eski sövüp saydığı partilerine gidip baştan başlıyorlar. Parti değiştirilmez mi… Değiştirilir. Programını, çizgisini, Türkiye’nin sorunlarına, geleceğine ilişkin önerileri konusunda fikirlerinizi söylersiniz, eleştirirsiniz, uğraşırsınız, bakarsınız olmuyor… yapabileceğine inandığınız size güven veren başkasına gidersiniz… Mücadeleye başlarsınız. Bir amacını, hedefiniz vardır. Seçmeninize karşı sorumluluğunuz… vardır. Bu mu?.. Nerdeee…
Yazının DevamıTürkiye bunları öngörmek zorunda
Bir terör eylemi neden yapılır?
Özellikle bu kadar geniş çaplı sivilleri hedef almasının bir amacı vardır.
Yazının DevamıCağaloğlu’ndan bir abimiz daha gitti
Cağaloğlu’ndan bir abim daha gitti. Bir dönemin son kalanlarından. Yalnızca gazetecilik mi? Kara günlerde dik duranlardan. Elimizi bırakmayanlardan. Neşemize her daim ortak olanlardan. Benim için ayrı bir özelliği de vardı. Tarih öğretmenimiz Rahşan Işılay’ın oğluydu. 12 Mart’ta cezaevinden çıktığım zaman karşılaştığımızda nasıl sevgi dolu sarıldı, “Seninle gurur duyuyorum.” demişti. Öyle sıradan bir cümle değil. Bazılarının selam vermekten kaçındığı darbe zamanları.
Onlar da özel hocalardı. Edebiyat öğretmenimiz Mahmedet Şahinler, Amerika’ya gittiğimde de yazdı, cezaevine de. Lisede Baha Dürder, ortaokulda Saadet Balkan Türk okul müdürümüzdü... Eğitim Enstitülerinin son gelenekleri. Müzik dersinden, beden eğitiminden ikmale kalınabilen bir eğitim ve öğretim sistemi. “Okul gezilerimiz tiyatrolara, operalara, müzelere, tarihi yerlere olurdu... Brecht’i, Borchert ve Kafka’yı Almanca dersinde, Shakespeare’i İngiliz edebiyatında, Orhan Kemal’i Türkçede okuduk. “Paradan söz etmenin ayıp, köşe dönmeciliğin utanılacak bir eylem olduğu dönemler. Güya özel okuldu. Yemek seçmek olmazdı, ayakkabımızı kendimiz boyar, bulaşığımızı kendimiz sırayla yıkardık... “Şimdilerde artık Goethe, Schiller bile kendi memleketinde unutuldu...” (Bkz. Şule Perinçek, “Yanan kızlarımızın yaşam değeri”, Aydınlık, 7 Mayıs 2017.) Biz ezber ettik. Cağaloğlu’nda abi kardeşliğimizin temeli sağlam, yani. Aynı kaynaklardan sular içtik. Aynı cezaevlerinde tedrisat gördük. Gururluyduk. Mücadeleciydik. Neşeliydik. Hastalığına karşı da çok direndi. Yıllarca teslim olmadı.
Yazının DevamıVahidettin Efendi’nin ABD’den yardım talebi
Saltanat kaldırılmış, Lozan’da bağımsız Türk Devleti bütün dünyaya adını yazdırmış. Ardından halifelik kaldırılmış. 13 Mart 1924’te Vahidettin San Remo’dan ABD Başkanı’na mektup yazmış, yardım dilenmiş. Umut var mıydı? Aradan tam yüzyıl geçti.
Çöken sistemler tarihin karanlıklarına gömülüyorlar.
Yazının DevamıKadın ve erkeğe verilen komut!
Bu “pembe otobüs” tartışması yeni değil. Türkiye’nin gündemine arada bir getirilir. Daha önce İstanbul’da ve Ankara’da “pembe metrobüs” ve “pembe vagon” uygulaması gündeme getirilmiş ancak toplumun önemli bir kesimi karşı çıkmıştı. O zamanlar da yazmıştık. Uygulanamadı.
Saadet Partisi, 2012’de ortaya attığı “Pembe Metrobüs” projesi için toplanan imzaları İBB Başkanı Kadir Topbaş’a göndermiş, tepkiler üzerine kampanya bir sonuç vermemişti. Daha sonra sosyal medyada 2014’te başlatılan “#yerimiişgaletme , #bacaklarınıtopla hashtag’i ile başlatılan “çığlık” kampanyasında erkeklerin metrobüs, otobüs, metro gibi toplu taşıma araçlarında kadınları nasıl rahatsız ettiklerini gösteren fotoğraflar paylaşılmıştı. Hemen üzerine atlandı.
Yazının DevamıKadın kimdir
Bu hafta Tarih Rüzgarı köşesinin özel iki konuğu var.
Biri Oktay Akbal. 13 Mayıs 1997’de Milliyet gazetesinde Nail V. Çakırhan’ı yazmış. İkisinin de başımın üzerinde yerleri var.
Yazının DevamıNeden kıskanıyorum
Çek Cumhuriyeti (Çekya), diyorlar ki Almanya ezdiği için gelişemedi. Öyle mi… Klasik Batı bakış açısı. Yarım günlüğüne Prag’dayız. Yurtdışındaki vatandaşlarımızla Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı ile birlikte seçimler öncesinde, sonrasını konuşuyoruz. Arkasından Berlin, Frankfurt, Zürich, Bulle’de olacağız. Prag’ı akşam vakti soğukta şöyle bir dolaştık. Kenti görünce öylesine etkileniyorsunuz ki öylesine köklü bir geçmişi var ki… Binalar tanıklık ediyor. Heykeller… Anıtlar geçmişte ve bugün… Kent yapılarını korumak ne kadar önemli. Bir kişilik ve renk yansıyor.
Kente saygılı.
Yazının DevamıBu ne sorumsuzluk! Biz deli miyiz
Nereden çıktı bu Rus düşmanlığı…Birdenbire sosyal medyada alevleniverdi.Hep vardı da… Çomak sokmak düzeyindeydi.Şimdi çıta yükseldi. Tarih defterleri karıştırılıyor.Tırmandırıyorlar.Kim en ateşli kışkırtıcı Rus düşmanı… Bir bakın. Kabak gibi.Öyle ilginç ki sanki görev yerine getiriyorlar.Adayları da öyle düşünmese bile koroya katılmış. Sahtelik çamur gibi üzerinden akıyor. Yazık.Bu Zafer Partisi’nde bir tuhaflık var.Bu kadar söyleyelim. Geçelim.Nedeni bizi daha çok meşgul etmeli. “Fail” belli. Araç belli. O zaman sonuca bakalım.
Yazının Devamı