Sanat dünyasına açık çağrı
Sanat; toplumların medenileşme sürecinin en kuvvetli yapıcı ve onarıcı gücüdür. Bu güç, en çaresiz günlerde moral değerleri yükseltmenin yanı sıra direnç ve örgütlenme gücünü tetikler. Yan-yana getirir, ayağa kaldırır. Vatan Yahut Silistre budur, Venseremos budur, Mehter Marşlarımız bu-dur, Chaplin’in Modern Zamanları, Pablo’nun Guarnica’sı budur…
PEKİ YA SANATÇI KİMDİR?
Bu tarihsel ve aydınlık yola taş taşıyıp döşeyen işçidir, emekçidir, var edendir… Mustafa Kemal’in yıllar öncesi işaret ettiği gibi : “Sanatçı, toplumda uzun uğraş ve çabalardan sonra, al-nında ışığı ilk hisseden insandır. Milletin alnında hissettiği ışığı ilk gören ve onu anlatan “dır. “Sa-natkâr, esaslı kültür sahibi olmalı; gördüğünü, düşündüğünü ve duyduğunu en güzel şekilde anlat-malıdır…” Evet en güzel şekilde anlatmalıdır, estetik değerler önde olmakla birlikte günümüzde sanat ve sanatçının en ihtiyacı olan duygu cesaret, özgürlük ve adanmışlık olmalıdır.
CESARET…
Sanatçı korkmayacak… Yeryüzünde tek başına kalacak dahi olsa korkmayacak! Hedefinden, ideallerinden eminse; yürüyecek üstüne hâinin, düzenbazın, namussuzun… Rıfat Ilgaz olacak, Ruhi Su, Charlie Chaplin, Erkan Yücel, Nazım Hikmet olacak.
ÖZGÜRLÜK…
Sanatçı özgür olacak… Mahallesinin kölesi, kulu, koltukların, tribünlerin, banka cüzdanları-nın, arpalıkların esiri olmayacak. Ekmeğim, suyum kesilir diye kapıkulu, şöhretim sönümlenir diye emir kulu olmayacak. Düzenin düzenbazı, sistemin payandası olmayacak. Ferhan Şensoy olacak, Levent Kırca, Ahmet Arif, Enver Gökçe, Sarper Özsan, Dadaloğlu, Köroğlu olacak. Dağı devire-cek, suyu çevirecek gücünü köleleştirmeyecek…
ADANMIŞLIK
Sanatçı insanlığa ve değerlerine adanmış olacak. “Barış” ise gerçekten barış, “İnsan hakkı” ise gerçekten insan hakkı, “özgürlükler” ise gerçekten özgürlüklerin bayraktarı olacak. Bu erdemli tanımların ardına saklanan ihanet kapılarının talimnamelerini yırtıp atacak.
Şimdi sormanın zamanı gelmemiş midir?…
Sanat iklimimizin büyük bölümü:
Gazze yıkılırken neredesiniz?
Çoluk çocuk katliam hala devam ederken neredesiniz?
Sesiniz neden bu kadar cılız ve güçsüz çıkar ya da hiç çıkmaz?
Aynı suskunluğa Avrupa’nın ortasında Bosna’da soykırım yapılırken de tanık olduk
Bu soğuk ve görmez yaklaşımın sebebi nedir?
Neden korkarsınız?
Filistinli bir çocuğun gözlerine bir kez daha bakın ya da birlikte bakalım olmaz mı?
Sosyal yaşamımızı, aile hayatımızı hedef alan sanat postuna bürünmüş rezilliklere karşı neden barikat oluşturamayız?
Barikat oluşturmaya gayret gösteren sanat insanlarını ya da oluşumlarını çağdaşılıkla, sansürcülükle itham etme kolaylığından ve esaretinden ne zaman vazgeçeceksiniz?
Haydi arkadaşlar, haydi bu ülkenin gerçek mimarları sanatçı yol arkadaşlarım; farklı siyasetlerden, inançlardan, ekol ve akımlardan olsak da Veysel’in dediği gibi “Bu insanlık da-vasıdır”
Ha gayret bu ülke ve insanlık bizden çok şey bekliyor ve biz bu işe görevliyiz!
Mesele; iktidar, muhalefet, sağ, sol, ülkücü, devrimci değil hepimizin meselesidir.
Ha gayret biz ayağa kalktık mı dünya ayağa kalkar!